Yanımdaki Küçük Çocuk

Fatma Dişli kimdir? 1972 yılında Sakarya ili, Geyve ilçesi, Alifuatpaşa kasabasında doğmuştur. Cumhuriyet ilkokulu ve ardından Alifuatpaşa ortaokuluna gitmiştir. İstanbul’da Çamlıca kız lisesi, sonrasında İstanbul üniversitesi, İngilizce İşletme fakültesini bitirmiştir. 2013 yılında İngilizce işletme yüksek lisansı yapmıştır. Halen İstanbul’da, Hazar Eğitim kültür ve Dayanışma Derneğinde gönüllü olarak,sosyal sorumluluk faaliyetlerinde çalışmaktadır. İki kız çocuğu annesidir. e-mail:[email protected]

    YANIMDAKİ KÜÇÜK ÇOCUK

    Biliyorsunuz, geçen ay üç gün boyunca Geyve’de festivaldeydim. 13 yaşında çıktığım Geyve’ye, 20’li yaşlarımdan sonra sadece günübirlik geldiğim için, bu üç gün benim için çok ama çok anlamlıydı. Sadece festival değil daha da fazlasıydı benim için.

    Üç gün boyunca hem festivale eşlik ettim hem de çok yürüdüm ara sokaklarda. Yanımda küçük bir kız çocuğuyla beraber… O çocuk, kâh dört yaşındaydı kâh yedi kâh onüç… Yanımda sesini çıkarmadan yürüdü, hiç şikâyet etmeden…

    Geyve’nin çarşısından Cezaevinin oraya doğru yürürken, dört yaşındaki o çocuğun ihtişamlı Anadolu lisesine ve Özel Eğitim veRehabilitasyon binasına şaşkınlıkla ve gururla baktığını gördüm. Onun tek hatırladığı ayva bahçeleriyle, komşuların kuruyan tütünleriydi oysa…

    Değişim inanılmaz bir şey… Gerekli de elbette… Getirdikleri de var götürdükleri de… Alifuatpaşa’da hızlı tren geldikten sonra yapılan üstgeçitten geçerken, hüzün kapladı içimi. Alttaki hemzemin geçitten günde defalarca geçen o çocuk, elinden oyuncağı alınmış gibiydi. İstesen de geçemezsin aşağıdan artık. Bitti gitti…

    Çocukken evimizle çarşı arasını, evle okul arasını çok uzak sanırdım. Bakkala gitmek gözümde büyürdü bazen. Nasıl oluyormuş da iki adımlık yol, çocuk dünyasında o kadar uzun oluyormuş. Yetişkin dünyasında nasıl küçülüyor her şey… Küçülen sadece mesafeler de değil üstelik. Küçülüyor, azalıyor hatta kayboluyor birçok şey…

    Günde en az iki kez gidip, camekânındaki Yeşilçam artistlerinin resimlerine baktığım fotoğrafçı yerinde değil, bebeğime giysi dikmek için yarım metre kumaş kestirdiğim manifaturacıda… Kupon biriktirdiğim gazeteci de, bu yaşımda bile hala bakmaktan kendimi alamadığım kırtasiye malzemelerinin satıldığı tek dükkânda…

    Şimdi, çocuklar elbiseli bebekler alıyor, çeşit çeşit hem de… Kitap içinse kupon biriktirmeye gerek yok. Tabletten başlarını kaldırırlarsa kitaplıkları kitap dolu zaten… Anne babalar yalvarıyor kitap okusun diye. Bizse ışığı kapatmasın da kitabın sonunu okuyabilelim diye yalvarırdık.  Değişim çocukluğa yaramadı onu biliyorum da gerisini bilmiyorum…

    Başını gökyüzüne kaldırmayan, ağaca çıkmamış, dibinde oturmamış çocuklarla dolu ortalık. Kitapların dünyasında keşfe çıkmamış çocuklar, bilgisayar dünyasını keşfetmişler çoktan. Altı aylık bebekler tablet olmadan, çizgi film seyretmeden yemek yiyemez olmuş.

    İnsan bu zamanda çocuk olmadığına şükreder mi? Şükrediyorum sahiden… Ya meyve bahçelerini göremeseydim, ya dalından yiyemeseydim üzümü, Geyve ayvasını, kirazını… Ya kitap okuma aşkı nedir bilmeseydim… Dere tepe gezmeseydim, atlayıp zıplamasaydım…

    Ya gökyüzünün ne muhteşem olduğundan ya da bir nehrin nasıl da bir kasabaya bu kadar yakıştığından bihaber olsaydım… Ah ne büyük eksiklik…Tamamlayana şükretmemek mümkün mü? Yanımdaki küçük çocuğun mutluluğu bundan demek… Festival gibi yaşanan çocukluktan sebep…

    FATMA DİŞLİ

    Yayınlama: 07.11.2018
    Düzenleme: 29.11.2018 12:53
    992
    A+
    A-
    Bir Yorum Yazın

    Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

    Henüz yorum yapılmamış.