Yüzde Elli – Yüzde Elli

Cemalettin Dinçer kimdir?1952 yılında Geyve’nin Bağlarbaşı köyünde doğan Dinçer, Dicle Öğretmen Okulu’nu bitirdikten sonra, Ankara Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri, Eğitim Yönetimi, Ekonomisi, Teftişi ve Planlaması Bölümü’nden mezun oldu. Sırasıyla; Ağrı, Taşlıçay, Tanyolu Köyü; Sakarya-Karasu Adatepe Köyü; Sakarya-Geyve, Eşme Köyü İlkokulu olmak üzere 20 yıl öğretmenlik ve idarecilik yaptı. Kütahya’da 5 yıl ve Sakarya’da 12 yıl olmak üzere 17 yıldır ‘Eğitim Müfettişi’ olarak görev yaptıktan sonra emekli olan Dinçer aynıı zamanda Milliyetçi Hareket Partisi Geyve ilçe başkan yardımcılığı görevini sürdürmektedir.

    YÜZDE ELLİ-YÜZDE ELLİ

     

    cemalettin-dinçerSayın Başbakan’ım,

    Evlerinde tuttuğunuzu söylediğiniz %50’nin içinde teyzelerimiz,halalarımız, amcalarımız,dayılarımız ve bunun gibi hısım ve akrabalarımız,canlarımız,ciğerlerimiz yok mu? Hatta bunların içinde sizin sevdalınız. Recep denilince Tayyip,Tayyip denilince Erdoğan anlayanlar var.

     

    Kimleri kimilerinin karşısına dikeceksiniz? Hem onlar evlerinde oturan %50’ye karşı direnmiyorlar ki… Eylemcilerin içindeki büyük çoğunluk ve hala evlerinde oturan ve alanlara inmeyenlerin direnişi  demokratik olmayan uygulamalara karşı. Yoksa size oy verenler ve vermeyenlerin birbiriyle alıp verecekleri bir şey yok.

    Ben size oy vermedim. Sizin gibi de düşünmüyorum. Ama evimde oturuyorum. Evimde oturmam demem sizin yanınızda olmam sayılmaz. Evlerinde oturan %50 sizin halkınız da geride kalan %50’yi vatandaşınız saymıyor musunuz? Saysanız da saymasanız da başbakanımsınız.

     

    Ve size “Sayın Başbakanım” diye hitap ediyorum. O zaman siz de tüm halkınıza , %50-%50 ye eşit mesafede olacağınız inancınızı taşımak istiyoruz.

     

    Meydanlardakilerin aşırı uçlar,marjinal gruplar olduğunu söylüyorsunuz. Eylemcilerin içine marjinal gruplar sızmıştır muhakkak. Ama onları tespit edip gereken mutlaka yapılmalı, kurunun yanında yaş yakılmamalıdır. Fakat her ne olursa olsun, terör örgütü elemanlarının provokasyonlarına alet olunmamalı, demokratik haklar barışçıl bir şekilde ortaya konmalıdır.

     

    Bir polisin dahi olmadığı Diyarbakır’da, PKK paçavralarıyla Kürdistan naraları atanlara nasıl müdahale edilmediyse,Türk Bayraklarıyla tepkisini ortaya koyanlara gaz bombaları, biber gazı, tazyikli sular ve coplarla saldırılmamalıdır? O halde bu öfke,bu kin bu saldırı niye???

     

    Siz ve bakanlarınız şöyle demiyor muydunuz? “Kendi halkına zulüm eden iktidar, meşruiyetini yitirmiş demektir.” Yerden göğe kadar haklısınız Başbakanım.

     

    Emniyet teşkilatımızın içersinde yer alan polisler de özbeöz evlatlarımız, karşısındakiler de ebeveynleridir.

     

    Taraflı medyaya da verilecek en güzel cevap; onları izlemeyerek ekranlarını karartmak olacaktır.

     

    İktidara sahip olanlar ve muhalefette olanlar. Üsluplarınıza en çok dikkat etmesi gerekenler sizler değil misiniz? “Sözüm nereye gider? Nasıl anlaşılır?” diye düşünmeniz gerekmez mi? Sizler böyle davranırsanız halk ne yapmaz? İmam ve cemaat örneği…

     

    Salyalarını akıtarak ellerini ovuşturarak ülkemizi kaosa sürüklemek isteyen iç ve dış güçler, aradıklarını hiçbir zaman bulamayacaklardır. Türkiye hiçbir zaman da Tahrir olmayacaktır. “Türk Baharı” adlandırılması, kurulan komplo tezgahları, aklı selim sayesinde hüsrana uğrayacaktır. Türk Milleti, tercihini yine sandıkta söyleyecek, oylarıyla yöneticilerini seçecektir. Cumhuriyetimiz, demokrasi sayesinde ilelebet yaşayacaktır.

                Cemalettin DİNÇER

                Eğitimci Yazar

    Yayınlama: 07.06.2013
    481
    A+
    A-
    Bir Yorum Yazın

    Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

    Henüz yorum yapılmamış.