Yitirilen Gelecek, Ağlayan Köy Dereköy

Yitirilen gelecek, ağlayan köy Dereköy

Sakarya Yeni Haber Genel Yayın Yönetmeni Sezai Matur, Atlas dergisinde yayınlanan Geyve Dereköy konusunu köşesine taşıdı..

Bu, küçük bir köyün, orada yaşamış ve daha da yaşamak isteyen, ama insanla doğa arasındaki bütün ilişkiler paramparça edildiği için yaşayamayanların öyküsüdür.

Dereköy, Sakarya’nın Geyve ilçesinin sınırlarında, Adapazarı-Bilecik  yolu üzerinde, Sakarya Nehri’nin kenarında, tepelerin arasında, ortasından berrak bir dere akan 50 hanelik şirin bir köydü.

Taa ki, 2011 yılında Doğançay HES Projesiyle nehir kenarındaki bahçeleri, Yüksek Hızlı Tren Projesiyle de tarlaları ve evleri istimlak edilene kadar.

HES’i yapanlar “Üzülmeyin, Göl manzaralı köyünüz olacak” dedi. Sonra, “Ağaçlarınızı isterseniz kendiniz kesin, su toplanmaya başlayacak!” dediler. Meyve ağaçları odun oldu ve o kış, her soba yakılırken insanlar ağladı.

Köylünün eline toplu para geçtiği için direnç gösteremediler. Ne var ki, o paralar çabucak tükendi ve Dereköylüler civar köylerde yevmiyeli işçiye dönüştü. Şimdi de her yere tel örgü çekip “Girmek Yasaktır!” yazdılar. HES kapsamında istimlak edilen alanlar, geniş meyve bahçeleri başta olmak üzere önemli tarım alanlarını yok etti.

Kadınlar reçellik meyvelerini pazardan alıyor. Su tutulmaya başlandıktan sonra yetirince önlem alınmadığı için istimlak dışında kalan alanlar da bir dönem su içinde kaldı. Gece sivrisinekten dışarıda oturulamıyor.

“Göl” dedikleri bataklığın üzerini kokulu yeşil bir tabaka kapladı. Dereköy’de yaşayanlar çoğunluğu eski dönemlerde Karaman’dan gelmişler.

İlk yerleştikleri ve bugün “Yukarıköy” dedikleri yerleşim heyelan görünce biraz daha aşağıya inmişler. Ortasından geçen berrak dereden ötürü de bu yerleşime “Dereköy” demişler…

Köylüler ekmek yapma geleneklerini bugün de sürdürüyorlar. Her evin arka tarafında bir fırın var. Dereköy hem ortasından geçen akarsu nedeniyle sahip olduğu verimli topraklarla, hem ağaç çeşitliliğiyle kırlara ilişkin düşleri her bakımdan besleyebilen bir dokuya sahipti.

Bir ucunda yer alan Yüksek Hızlı Tren Projesi kapsamında girişilen istimlak ve yıkımların öte yandan köyün ortasına kurulan HES’in, kendi emeğiyle yaşamaya çalışan bir yerleşimi nasıl izbeye dönüştürüldüğünün çarpıcı bir örneği oldu.

Köylüler şimdi, su kaplı bahçelerine gidip sessizce ağlıyorlar.

Not: Bu yazı aylık Coğrafya ve Keşif Dergisi Atlas’ın Kasım sayısından alınmıştır.Gözümüzün önünde bitip giden bir köyün öyküsünü Seçkin Yılmaz kaleme almış. Seçkin Yılmaz bu öyküyü sadece yazmamış. Fotoğraflamış da… Siyah beyaz fotoğraflar Dereköy’de akan gözyaşlarını yorumsuz bir şekilde anlatıyor.
Sizden ricam önce bir Atlas dergisi edinmeniz, ardından bir hafta sonu çoluk-çocuk ağlayan köy Dereköy’e ziyaret etmenizdir.
Lütfen köylerimize sahip çıkalım. S.M.

Yayınlama: 09.11.2016
Düzenleme: 11.11.2016 14:51
3.214
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.