UKDE

Fatma Dişli kimdir? 1972 yılında Sakarya ili, Geyve ilçesi, Alifuatpaşa kasabasında doğmuştur. Cumhuriyet ilkokulu ve ardından Alifuatpaşa ortaokuluna gitmiştir. İstanbul’da Çamlıca kız lisesi, sonrasında İstanbul üniversitesi, İngilizce İşletme fakültesini bitirmiştir. 2013 yılında İngilizce işletme yüksek lisansı yapmıştır. Halen İstanbul’da, Hazar Eğitim kültür ve Dayanışma Derneğinde gönüllü olarak,sosyal sorumluluk faaliyetlerinde çalışmaktadır. İki kız çocuğu annesidir. e-mail:[email protected]

    UKDE

    Yazılarımı başından beri takip edenler,  Geyve’de doya doya bir çocukluk yaşadığımı biliyorlar artık. Buna rağmen içimde ukde kalmış iki şey var desem, şaşırır mıydınız? Biri, her gün gözümün önünde olan bir yerdi, gidemedim. Bir diğeri ilkokuldayapmak istediğim ama yapamadığım bir etkinlikti.

    Babaannemin odası Parla tepesine bakardı. Anlatmıştım önceden. İçi daraldığı için tülü de kapatmazdık hiç. Bir çocuğun odadaki yeri neresidir? Tabii ki pencerenin önü… Günde kaç kez tepeye bakardım bilmem. Ben küçüğüm o çok büyük diye mi, haşmetinden mi neden bilmem, tepeye hem de zirveye çıkmayı çok isterdim.

    Extrem sporlara ilgim olduğundan değil yani. Sakarya nehrine girmiş bir çocuk olarak adrenalin meraklısı olduğumu sanmayın diye söylüyorum. Benimkisi sadece uzaktan uzağa bakıştığım tepeyi bir de yakından görmek arzusuydu.Kasabama, nehre yukardan bakmak isteği…

    Bir keresinde neredeyse kuzenlerimle çıkacaktık hatta. Tepeye çıkan yolun mezarlığın yanından geçtiğini duyunca pek tabii ki vazgeçtim. Yaşıtlarım bilirler. Bizim zamanımızda mezarlıklar, üç harflilerle ilgili o kadar çok hikâye anlatılırdı ki… Tepeye çıkmasam da olurdu yani. Allah muhafaza, peşimden gelirlerdi sonra…

    İçimde ukde kalan ikinci şeyi geçen gün hatırladım.  Ahmet hocayı(İşsever) Geyve Medya’da görünce. Allah aşkına söyleyin! Çok güzel oynamıyor mu? Helal olsun demediniz mi? Gurur duymadınız mı Geyveli olarak…

    Ben,Alifuatpaşa Cumhuriyet İlkokulunda öğrenciyken, 80’lerin başında, Ahmet Hocam müdürümüzdü. Aynı zamanda koro ve halk oyunları eğitmenimizdi. Koroda görevliydim ama halk oyunları oynayamadım. Nasıl da istiyordum oysa… Hoca da haklı, halk oyunları oynamak, düğün salonunda oynamaya benzemez.

    Ritim duygumun olmadığını hoca anlamayacak da kim anlayacak! Allah vergisi bazı yetenekler… Hepimizin payına düşen vergi başkabaşka…  Bize düşen, payımıza düşene şükür…Yürekten “Elhamdülillah” demek…

    O kadar ukde kalmış ki içimde, kızlarımın ikisini de ilkokulda baleye değil, halk oyunlarına yazdırdım. Hani biz ebeveynler, yapamadığımız şeyleri çocuklarımızın yapmasına bayılır, kendimiz yapmışız gibi bir de keyif duyarız ya… Duyarız duyarız da kızım geçen gün “Bale yapmak içimde ukde kaldı” demesin mi?

    Hay Yarabbim! Bu ukde ne menem şeydir böyle… Belki de yapsaydı hiç hoşlanmayacaktı. Ama yapamadı ya oldu adı “ukde”, tıpkı benim ukdelerim gibi. Bunu duyunca düşünmedim değil inanın! Ne yapsam, Ahmet hocamı alsak, Parla tepesine çıksak… Hocam orda bana birkaç figür gösterse… Bir taşla iki kuş vurur muyum? Bilemedim vallahi…

    Bildiğim tek şey,“Yeni yılda istekleriniz, hayalleriniz, amaçlarınız gerçek olsun. İçinizde hiçbir ukde kalmasın. Allah karşınıza hep hayırlar çıkarsın. Sağlık, huzur, güzellikler sizleri bulsun.” duası…

    FATMA DİŞLİ

    Yayınlama: 04.01.2019
    Düzenleme: 06.01.2019 16:59
    2.216
    A+
    A-
    Bir Yorum Yazın

    Yorumu Cevapla [ Yoruma cevap yazmaktan vazgeç ]

    Ziyaretçi Yorumları - 1 Yorum
    1. Öncelikle Fatma abla yüreğine ve kalemine sağlık.. benim de içimde kalan ukdeler var ama en çok aklıma gelen izcileri gördüğümde hissettiklerim…
      kalbimin hala çocukken çarptığı gibi çarpması..
      babam hep erteledi 3. Sınıfta gidersin, 4. Sınıfta gidersin 5. Sınıf derken ilkokul bitti gitti.
      Şimdi Yusuf Ali ilkokulda yalvarıyorum aynı senin kızlara yaptığın gibi ama malesef …
      her çocuğun hayali farklı..
      Ahmet İşsever hocamıza da maşallah ayrıca ????