Üç Kitabın – Dinin Mukayasesi

Üç Kitabın – Dinin Mukayasesi

ÜÇ KİTABIN – DİNİN MUKAYESESİ

FERİDUN-ESER-uc-kitabin-dinin-mukayasesi-Misyonerlik faaliyetlerinin etkisi ile yeterli derecede dini bilgiye sahip olmayan bazıMüslümanların, Hıristiyanlığa sempati duydukları, İslam’dan soğudukları hattaHıristiyan oldukları görülmekte, duyulmaktadır. Bu yazıda üç dinin kutsalkitabını karşılaştıracağız ve sizin düşünmenizi isteyeceğiz: Sizce hangi kitap“kutsal”, hangisi “Allah’ın kitabı”? Bu kararı siz vereceksiniz! Bunun yaparkende lütfen önyargılarınızı bir kenara bırakınız.

İlk ilahi din,Musevilik/ Yahudilik’tir. Ancak budin, İsrailoğulları tarafından zamanla “milli bir din” haline getirilmiştir.Bugün Musevilik denince akla İsrailoğullarıgelir ve başka bir milletten olan hiçbir fert, Musevi olamaz; olsa da kabuledilmez. Zaten Museviliğin inançları, İsrailoğulları (İbraniler) haricinde başka birilerinin Musevi olamayacağını telkineder. Onlara göre “Bu din, Yahova (Tanrı) tarafından sadece İsrailoğullarınagönderilmiştir; onlar seçilmiş kavim, üstün ırktır.” İsrailoğulları,kendilerinden olmayanı; “öteki” olarak, “ikinci sınıf insan” olarakgörmektedirler; çünkü inançları bunu telkin etmektedir. Bu tavır, tam bir“ırkçı tavır”dır.

Yahudilerin peygamberi Hz. Musa’ya gönderilen kitabın ismi, Tevrat’tır. Tevrat, bugünobjektif bir şekilde incelendiğinde onu okuyanların zihninde bazı soruişaretleri bırakır; ondaki çelişki ve tutarsızlıklar okuyucuyu şaşırtır! İlkönce şunu söyleyelim: Bugün ortada üç farklı Tevrat nüshası vardır: İbranicenüsha, Yunanca nüsha ve Samirice nüsha.

Tevrat sıklıkla şiddet, baskı, kin vedüşmanlık telkin eden bir kitaptır. Tevrat okunduğunda, dikkati ilk çeken hususbudur. Peki bu, bir kutsal kitaba yakışır mı? Şimdi buna birkaç örnek verelim:Tesniye, bap:7, ayet 2- 3’de “kendilerine tabi olmayanların/ savaşanlarınvurulması, yok edilmesi; onlara acınmaması, mabetlerinin yıkılması, ekinlerininve hayvanlarının telef edilmesi gerektiği” anlatılır. Bunlar, ne zalimceemirler!? Tevrat’ı gönderen, gerçektende böyle mi söylemiştir? İşaya- 60.bapta: “Sana kulluk etmeyen millet ve ülkeler yok olacak, harap olacak;milletlerin servetini yiyeceksiniz” demektedir. Yahudilere göre, kendilerinden olmayanlara her türlü kötülük,her türlü kılıf altında yapılabilir; bunda bir sakınca yoktur. Yapılankötülükler, “üstün ırk”ın hakkı olarak görülür, meşrulaştırılır, günahsayılmaz. Açıkça görülüyor ki, Yahudi inançları, ayrımcılık üzerine kuruludur;“öteki”ne saygı yoktur.

İslam peygamberiHz. Muhammed ise “savaşta esirlere, mabetlerde ibadet eden din adamlarına,silah kullanmayan kadın, yaşlı ve çocuklara dokunulmamasını, onların serbestbırakılmasını emretmiş”; bu emir, Müslümanlar tarafından İslam savaş hukukuolarak alınıp, çağlar boyunca uygulanmıştır. Üç mabet, üç ayrı dine inananlarsadece Müslümanların egemen olduğu topraklarda barış ve huzur içinde bir aradavar olabilmiştir. Müslümanların egemen olduğu topraklarda bugün bile diğerdinlere ait mabetler varlıklarını sürdürmektedirler. Bu, İslam’ın,müslümanlardan istediği hoşgörü sayesinde gerçekleşmiştir. Ancak ne Yahudilernede Hıristiyanlar, Müslümanların kendilerine gösterdiği bu hoşgörüyümüslümanlara göstermemişlerdir. Tarih bunun şahididir, örnek çoktur!

Tevrat’ta bazıpeygamberlerin hayat öyküleri anlatılırken, alaycı, küçümseyici bir dilkullanılır. Tekvin- 19: 31- 38 arasında bir peygamberin şarap içtiği, iki özkızı ile cinsel ilişkiye girdikleri anlatılır. Ne alçakça, haysiyetsizceifadeler! Zaten kendilerine gönderilen peygamberlere en insafsızca, en haince,en şiddetlice saldıranlar İsrailoğulları olmuştur; öyle ki kendipeygamberlerine hain tuzaklar hazırlamış, iftiralar düzmüş hattaöldürmüşlerdir.

Tevrat,Allah’ın varlıkları yarattıktan sonra yorulduğunu ve istirahate çekildiğinianlatır. Tanrı’nın istirahat ettiği gün olan cumartesi, İsrailoğulları içintatil günüdür. Allah, yorulur mu, onun dinlenmeye ihtiyacı var mı? Böylesıfatlar, O’na yakışır mı? HattaAllah’ın insan suretinde yeryüzüne indiği, Hz. İbrahim’le görüştüğü ve yemekyediği anlatılır. Bunlar akılcı, makul ve mantıklı ifadeler midir? Allah’ıinsanileştirerek anlatmak, insanileştirmek onu küçültmek değil midir? Değerinidüşürmek değil midir? Hıristiyanlarda bulunan “Allah’ın oğlu” inancı Yahudilerdede vardır. Yahudilere göre Üzeyr peygamber, Allah’ın oğludur! HıristiyanlarlaYahudiler adeta Allah’a oğul isnad etmekte yarışıyorlar! Oysa İslam inancındaAllah, tek ve eşsizdir; ne oğullar ne eşler edinmez. İslam’da Allah’ı insangibi düşünmek, insana indirmek yoktur; günahtır. İslam’da Allah’la ilgili ifadeve açıklamalar nettir oysa diğer iki dinde netlik yok, karışıklıklar vardır.

Romalılar veAsuriler tarafından ülkeleri ele geçirilen, önemli bir kısmı katledilen, birkısmı kaçmak zorunda kalan Yahudilerin ellerindeki Tevrat, Romalılar veAsuriler tarafından ortadan kaldırılmak istenmiştir. Bu şiddetli saldırılar karşısında, dünyanındört bir tarafına dağılarak canlarını kurtaran İsrailoğullarının din adamlarıgittikleri yerlerde hatırlarında kaldığı kadarı ile Tevrat’ı yenidenyazmışlardır. Bu yazımlar sırasında Tevrat’a bazı ekleme ve çıkarmalaryapılmış; neticede Tevrat asliyetini koruyamamıştır.

Yahudileregöre İslam, ortadan kaldırılması gereken bir dindir. İslam’a ve Hz. Muhammed’een fazla sertlik gösterenler en başından beri Yahudiler olmuştur. Öyle ki Hz.Muhammed’e iftiralar atmış, zehirlemeye kalkmış ve suikast tertiplemişlerdir.

Şimdi bir de İncil(ler), Hz. İsa ve Hıristiyanlıküzerinde duralım:

Hz. İsa, gerçekte Yahudiler içindençıkmış, Yahudilere uyarıcı olarak gönderilmiş bir peygamberdir. O’nun dini,Yahudiliğin hükmünü kaldırmıştır zaten Hz. İsa, Yahudilik inancı bozulduğu içingönderilmişti. Ancak, İsrailoğulları ilk andan itibaren ona düşman kesilmiş,türlü iftiralar atmış ve asla kabul etmemişlerdir. Hatta Hz. İsa’yı –haşa- piçolarak görmüşlerdir.
Hz. İsa’yagönderilen kitabın adı, İncil’dir.İncil, Hz. İsa’nın kaybolmasından 60- 70 yıl sonra (havarilerin yaşamlarınınson dönemleri) yazılmıştır. Yani İncil, Hz. İsa döneminde yazılmamıştır.İncil’in aslı İbranice olduğu halde sonradan Yunanca’ya tercüme edilmiştir. Tercümeyiyapanın veya yapanların, kim veya kimler olduğu meçhuldür. Bu tercüme sırasındabazı anlam kaymaları, bozulmaları da yaşanmıştır. Doğal olarak hiçbir dil, aynenbaşka bir dile çevrilemez; çevirilerde değişikler, anlam kaymaları vebozulmalar olması normaldir. Ama iş sadece burada kalmamıştır! İncil’e “kulsözü” karışmış, “Allah’ın sözleri” kaybolmuş, kaldırılmıştır. Bugün İncil’inbölümleri arasında bariz tutarsızlıklar vardır. Objektif olarak İncil’iokuyanlar bu tutarsızlıklar hatta çelişkiler karşısında şaşkınlıklarınıgizleyemezler. Herkesin malumudur ki bugün ortada 4 ayrı İncil vardır. Peki,hangisine inanılmalıdır?

Dil ve anlatımaçısından bakıldığında İncil’defarklı üsluplar olduğu açıkça görülür. Bu farklı üsluplar net olarak şunaişaret eder: İncil, farklı kişilerce kaleme alınmıştır; farklı üsluplar, farklıkişilerin yazdığına delalet eder. İncil’de anlatılan hikayelerin “kıssadanhisse”si yoktur. Anlatılan hikayelerin hemen tamamına yakını basit, ikazsız,ibretsiz hikayelerdir. Aynı bir hikaye, başka İncil’de veya İncil’in başka birbölümünde daha farklı şekilde anlatılmaktadır. Bu gibi anlatımlar insanda ilkolarak şüphe doğurur; hangisi doğur acaba diye insanı kuşkuya sürükler. OysaKur’an’da baştan sona konuşan, anlatan tek varlıktır ve Kur’an’da tek üslupvardır. Kur’an’da anlatılan hikayelerin “kıssadan hisse”si vardır, her hikayebir ikaz, uyarı, ibret levhasıdır ve bu, objektif olarak Kur’an’ı okuyanlarıetkiler. Kur’an’ın diğer iki kitaptan bariz bir farkı olduğunu her okuyucugörür. Kur’an, Hz. Muhammed sağ iken yazılmıştır; ona eklenen ve çıkarılanyoktur. Kur’an, başından sonuna “Allah’ın sözü”dür.

İncil’deMarkos, bap: 11, ayet 12- 14 arasında, Hz. İsa’nın beddua ettiği anlatılır.Beddua etmek bir peygambere yakışır mı? Gerçekten öyle mi olmuştur? Hz.Muhammed ise “rahmet peygamberi”dir ve yaşamı boyunca ondan asla bedduaişitilmemiştir. O, düşmanlarına, kendine kötülük edenlere bile hayır dua (sonuhayırlı olsun diye) etmiştir. Matta, bap:7 ayet: 6’da, Hz. İsa, havarilere,kendilerine biat etmeyenlere “köpekler, domuzlar” demektedir. Acaba Hz. İsagerçekten böyle sözler etmiş midir? Bir peygambere bu tavır yakışır mı? Ancakİncilleri yazanlar Hz. İsa’ya bu tavrı yakıştırmışlardır. Peki bu Hz. İsa’nındeğerini düşürmez mi; gerçek böyle değilse bu sözler Hz. İsa’ya iftira değilsenedir?

Hıristiyanlık, tam anlamı ile “kaderci”bir dindir. İncil’de çalışmak, üretmek teşvik edilmez. “Kuşlar, balıklar…hayvanlar örnek verilerek Rab’bin onlara çalışmadan verdiği, onları beslediğive ihtiyaçlarını giderdiği anlatılarak insana, rızkı için endişe etmemesi,Rab’bin tüm ihtiyaçları göndereceği” telkin edilir ve fakirlik övülür.

Meseleyetarihsel açıdan bakalım: Tarihsel açıdan bakıldığında bugünkü Hıristiyanlığın,Hz. İsa’nın getirdiği Hıristiyanlık olmadığı görülür. Bugünkü Hıristiyanlık, Saint (Aziz) Pavlus adlıbir din adamının (!) tesis ettiği bir dindir. Pavlus, Yahudi asıllı biridir vesonradan Hıristiyan olduğunu beyan etmiştir. Misyonerliğin de kurucusu olarakbilinen Pavlus’un havarilerle anlaşamadığı, bazı konularda tartıştığıbelgelerle sabittir. İncilyazarlarından Markos ve Luka, Pavlus’un talebeleridir! Ne kadar (sizce de)ilginç değil mi? İncil’i havariler değil Pavlus’un talebeleri yazıyor! İncil’deHz. İsa, peygamber olarak değil Rab veya Rabbin oğlu olarak anlatılırkenhavariler peygamber gibi takdim edilmektedir. Bu bir çarpıtma değil de nedir?Ne Pavlus nede bu iki yazar Hz. İsa’yı görmemişlerdir.

Hıristiyanlıkinancında Hz. İsa’nın kimliğiüzerinde netlik yoktur. “Hz. İsa, Rab midir, Rabbin oğul mudur, insan mıdır?”tartışmaları arasında kesin hüküm yoktur. Yahudilerin piç olarak gördükleri Hz.İsa’ya Hıristiyanlar uluhiyet vermektedirler. Bir insan olan Hz. İsa, Rabdurumuna getirilmiştir. O, adeta yarı insan- yarı tanrı gibidir; bu da eskiYunan (putperest) inançlarını hatıra getirir. Çünkü yarı insan yarı tanrılar,hatta yarı insan yarı hayvanlar eski Yunanlıların (putpereset) inançlarındasıklıkla görülür. İşte tamda bu noktada İncil’in İbranice’den Yunanca’yaçevrilirken yaşanan anlam kaymaları, bozulmaları yerine oturur. BugünAvrupa’nın elindeki İncillerin ne kadar asıl İncil olduğunu, olabileceğini birdüşünün. Pavlus, Allah’a değil sıklıkla Hz. İsa’ya vurgu yapan, dikkat çekenbir kişidir ve İncil’de de Hz. İsa’ya, Allah’tan daha fazla yer ayrılmıştır!Hz. İsa, Hıristiyanlar tarafından bir peygamber olarak değil Tanrı’nın oğluolarak görülür. Bu inanış, Pavlus’un yorumlarına dayanır.

Vaftizi (aslisuçtan arınma) ayin haline getiren Pavlus’tur. Bugünkü Hıristiyanlığa göre doğantüm çocuklar günahkar olarak doğarlar; arınmaları için vaftiz edilmelerigerekir. Bu günah, ilk insan Hz. Adem ile eşi Hz. Havva’nın işlediği günahınkalıtımsal olarak, kıyamete kadar kuşaktan kuşağa aktarılması sonucunda doğanher insan yavrusuna miras kalır. Makul ve mantıklı düşünmek gerekir: Böyle birşey olabilir mi? Bu, akılcı mıdır? Babaların, dedelerin günahının, suçunun (!)torunlara miras kalması adil midir? Oysa İslam’a göre doğan her insan yavrusumasumdur, günahsızdır ve akıl- baliğ oluncaya kadar da işledikleri hatalardandolayı onlara hesap sorulmayacaktır.

Matta ve Luka,Hz. İsa’nın soykütüğünü yazmışlardır; ancak bu iki kişinin soykütüğü birbirineuymamaktadır. İncil yazarlarından Yuhanna, Hz. İsa’nın havarileri ile yediklerison akşam yemeğinde söyledikleri de ilginçtir. Bu sözler sadece Yuhannatarafından nakledilir, diğer İncil yazarlarında bu sözlere rastlanmaz.Yuhanna’ya göre Hz. İsa, “kendisinden sonra Paraklit adlı bir uyarıcının,elçinin geleceğini bildirmiştir.” Bu son elçi, kimdir? Niye son bir elçinindaha geleceği diğer İncil yazarları tarafından söylenmez; yoksa onlar bunugizlemek mi istemişlerdir? 4 İncil’in haricinde, Müslümanlarca ve bazıHıristiyanlarca, gerçeğe daha yakın olarak görülen bir İncil daha vardır:Barnaba İncili. M.S 300’lü yıllarda ortaya çıkan Barnaba İncilinde, Hz. İsa’nınmüjdelediği, gelecek olan son elçinin vasıfları ve yaşadığı bölgeninözellikleri de verilmektedir. Bu vasıf ve özellikler, gelecek son elçinin Hz.Muhammed olduğuna işaret etmektedir. Ancak bu İncil, ortaya çıktığı andanitibaren kilise tarafından aforoz edilmiş, yasaklanmış ve toplatılmasıistenmiştir. Bu İncil, gelecek son elçinin özelliklerini bildirdiği için mikilise tarafından yasaklanmıştır?

Hıristiyanlara göre kilise, Hz. İsa’nın bedeni; şarap, kanı; kutsal (okunmuş) ekmek iseetidir. Ayin sırasında ekmeği şaraba batırıp yemekle Hz. İsa’nın vücudu ilebirleştiklerini kabul ederler. Papa, Hıristiyan inancında masum yanigünahsızdır; papanın söylediği, Rabbin ilhamıdır inancı ne kadar aklı vemantıkidir? Hz. Adem’i bile günahkar bulan Hıristiyanların, Papayı günahsızkabul etmeleri ne ile izah edilebilir? Hıristiyanlıkta ibadet, mutlaka rahipönderliğinde ve kilisede yapılır. Oysa İslam’da ibadet, temiz olan her yerdeyapılabilir ve (birkaç namaz. Cuma ve bayram namazları hariç) herkes kendibaşına da olsa ibadet yapabilir.

Hıristiyan dinadamlarına göre Kur’an, yalanlarla dolu, şeytani bir kitaptır; Hz. Muhammed,tarihin en büyük sapkınıdır; Türkler, milletlerin en aşağısı, en kötüsüdür.Haçlı seferlerinin temelinde, “şeytanın kitabı” olarak gördükleri Kur’an’ı ve“Mesih düşmanı Türkler”i ortadan kaldırma gayreti vardı. Geçmişteyapamadıklarını, değişik kılıflarla bugün yapmaya çalışıyorlar. İslam’ı, Hıristiyanlığın yayılışının önündeki en büyük engel olarak görüyorlar. Herfırsatta Hıristiyanlığın “sevgi dini” olduğunu söyleyen kilise mensupları nekadar samimidir? En kanlı savaşları (Haçlı seferleri, Amerika ve Afrika’nınyağmalanması, iki dünya savaşı…) onlar başlatmadı mı? Bugün Irak veAfganistan’da, dün Bosna ve Çeçenistan’da… yapılanlar Hıristiyanların işi değilmi idi? Ortaçağ Avrupa’sında kendi insanını bile türlü şiddet ve baskı araçlarıile kanlarını dökerek, canlarını alarak, mallarına el koyarak sindiren,susturan kilise babaları değil mi idi? Nerede sevgi dini Hıristiyanlık?!Ortaçağ boyunca bilimsel çalışmaları “günahtır” yaftası ile engelleyerekAvrupa’ya karanlık çağı yaşatanlar Hıristiyan din adamları değil mi idi? Şu anki Papa, Ratzinger bileTürk ve İslam düşmanı söylemleri ile gündemde günlerce yer işgal etmedi mi?

Bütün bu anlatılanların sonucunda eymüslüman kardeşim! Dininden, peygamberinden, kitabından şüphe etme… İslam,en son, en makul ve mükemmel dindir. Hz. Muhammed, en mükemmel insan ve sonpeygamberdir. Müslümanlığınızla övünün; çünkü siz kainatın en mükemmel insanınave en mükemmel kitabına bağlısınız.

Misyonerlerin telkinlerine asla kulakasmayınız; onların gerçek hedefinin, sizin din değiştirmediğiniz olmadığına dadikkatlerini çekmek isterim. Onların asıl amacı, sizi kendilerine faydalıinsanlar haline getirmektir (çağdaş köleler yapmaktır); asıl amaçları ekonomikve siyasi rant elde etmektir. Misyonerler, çağımızın Haçlılarıdır. 11 Eylül ABDsaldırısından sonra İtalyan, İngiliz ve ABD devlet başkanları bile “Yeni Haçlıseferleri düzenlemekten” bahsetmişlerdir. Hatta Batılı medya kuruluşlarında,Müslümanları sindirmek için Mekke’nin ve İstanbul’un bombalanması bile tartışılmıştır.

Bugün ne Yahudilik nede Hıristiyanlık,Allah’tan nazil olduğu şekli ile korunan, duran bir kitaba sahip değiller; engüvenilir, en sağlam kitap şüphesiz Kur’an’dır. Ünlü Rus yazar Lev Tolstoy bileHz. Muhammed’e ait bazı hadisleri derlediği, 1909’da yayınlanan birkitabında, “İslam’ın Hıristiyanlığa göredaha adil, daha makul ve insani bir din” olduğunu söylemektedir.

Hz. Musa’da,Hz. İsa’da, Hz. İbrahim’de aynı Allah’ın elçileri, aynı yolun yolcularıdır.Apaçık ortadadır ki, Hz. Muhammed hariç diğer peygamberlerin getirdikleridinler zamanla bozulmuştur. Onların yolu, Hz. Muhammed’in yoludur; hepsi aynıyol üzeredir. Bugün İsevilerin de, Musevilerin de İslam’a girmeleri en makulyoldur; peygamberleri bile bunu isterdi.

Yararlanılan Kaynaklar:
– “CevapVeremedi”, Harputlu İshak Efendi, Hakikat Kitabevi, Türkiye gazetesi ve İhlasmağazaları bürolarından temin edilebilir.
– “HerkeseLazım Olan İman”, Mevlana Halidi Bağdadi, Hakikat Kitabevi
– “Tevrat,İnciller ve Kur’an”, Maurice Bucaille, Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları

Hazırlayan:
Feridun Eser

Yayınlama: 04.07.2015
Düzenleme: 07.07.2015 17:20
642
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.