Türküsü Olmayan Tren

Fatma Dişli kimdir? 1972 yılında Sakarya ili, Geyve ilçesi, Alifuatpaşa kasabasında doğmuştur. Cumhuriyet ilkokulu ve ardından Alifuatpaşa ortaokuluna gitmiştir. İstanbul’da Çamlıca kız lisesi, sonrasında İstanbul üniversitesi, İngilizce İşletme fakültesini bitirmiştir. 2013 yılında İngilizce işletme yüksek lisansı yapmıştır. Halen İstanbul’da, Hazar Eğitim kültür ve Dayanışma Derneğinde gönüllü olarak,sosyal sorumluluk faaliyetlerinde çalışmaktadır. İki kız çocuğu annesidir. e-mail:[email protected]

    Türküsü Olmayan Tren

    fatma-bal-turkusu-olmayan-tren-Uzunca bir zamandır gündemi meşgul etmiş olan, Alifuatpaşa tren yolu hemzemin geçidinin kapatılması ve üst geçit tartışmalarına bir pencere de 35 yıl önceden açmak ve hemzemin geçitte neler yaşanırdı, onu anlatmak istiyorum size.

    Evimiz tren yolunun çok yakınındaydı. YHT(yüksek hızlı tren) değil, kara trenlerin geçtiği zamanlar… Türkülere konu olan kara trenler vardı ya hani… Sevda yüklü, hüzün yüklü, ayrılık yüklü, gözyaşı yüklü… İşte onlar…

    Yukarı mahallede olan okulumuza gidebilmek için, rayların üzerinden hemzemin geçitten geçtiğimiz zamanlar… Tren geçeceği zaman, hemzemin geçidin bariyerleri şu an bile kulaklarımda çınlayan bir sesle sinyal vererek yaya trafiğine kapanır, tren gittikten sonra tekrar açılırdı. Bu sese o kadar alışmıştık ki bir süre sonra duymaz olmuştuk. Kuş cıvıltısı neyse, yağmurun sesi neyse kapanış sesi de o…

    Tren yolu, raylar, tren yolu işçileri, vagonlar, kapanış sesi… Hepsi günlük yaşantımızın bir parçasıydı. Çalışan işçileri makas değiştirirken seyretmek en büyük zevkimizdi. Bir diğeri de, rayların arasındaki çakıl taşlarından oynamak için beş taş, dokuztaş toplamak… Şu an bu oyunları oynayan çocuk kaldı mı bilmem! Trenlere el sallardık, kasabamızdan misafir uğurlar gibi. Çünkü her geçen tren kasabamıza uğrayan bir misafir gibiydi. Ama ev sahibine rahatsızlık vermemek için oturmayan, bir solukta selam verip geçen misafir gibi…

    Günde kaç kere yukarı aşağı gidip gelirdim, hatırlamıyorum bile. Bir tek okulum yoktu ki yukarıdaki mahallede. Amcalarım, kuzenlerim, arkadaşlarım, bakkal… Şimdinin büyükşehirlerde oturan ebeveynleri çocuklarını tehlikelerden korumak için kapının önüne bile çıkarmazken, o zamanın çocukları olan bizler tek başımıza hemzemin geçitten geçerdik de kimse de endişelenmezdi.

    Geçip giden el salladığımız trenler iyi hoştu da, bir de bir türlü kalkmayıp ev sahibine sıkıntı veren misafir gibi, gitmek bilmeyen trenler vardı. Özellikle yük trenleri… Nedendi, niçindi bilmem gelirler hemzemin geçidi kapayacak şekilde, yaya ve araç trafiğine müsaade etmeyecek şekilde saatlerce durur kalkmazlardı.

    Benim gibi yukarıdaki mahalleye gitmeden duramayan, bir ayağı orada olan çocuklar için bu saatler işkence gibi gelirdi. Uzar uzar bitmezdi, tıpkı uzun tren rayları gibi. Sanki kasabamız ortadan ikiye bölünmüş gibi olurdu. Sınırı da upuzun tren vagonları… Kapkara bir sınır… Hâlbuki ben sadece geçerken selam verdiğim bir dostluk istiyordum vagonlarla aramda, daha fazlası özgürlüğüme engeldi. Tren dediğin gelir, geçer, durmak da neyin nesi…

    Üst geçitsiz bir YHT yolu neyse, o zaman da saatlerce kapalı duran hemzemin geçit oydu. Bu sorunu çözmek için kuzenimle çok tehlikeli bir yol bulduk bir gün. Madem vagonlar yolu kapatmıştı, geçiş yoktu, biz de trenin altından geçerdik. Öyle de yaptık. Her an hareket etme ihtimali olan trenin altından geçtik. İtiraf ediyorum, çok korktum. Ecel terleri döktüm. Tren dediğin, koca demir yığını… Allah korudu da bir şey olmadı! Allah’ın koruması tam da bu işte!

    O yıllarda bizi bu kadar çaresiz bırakan, kapandığı için, ölümcül bir oyun oynatan hemzemin geçit şimdi tamamen kapalı. Üst geçit olmazsa olmaz tabii ki… Hem yayaların hem araçların güvenle geçeceği üst geçidin ne kadar elzem olduğunu ben bilmeyeyim de kim bilsin!

    Çok oturuyor diye şikâyet ettiğimiz kara tren yerine, şimdi çok hızlı geçtiği için bir el bile sallayamadığımız bir trenimiz var artık. Oturmasından vazgeçtik, selam bile veremediğimiz ve hiç misafirimiz olmayan bir tren… Dahası, türkülere de konu olamayacak bir tren…

    FATMA BAL

    Yayınlama: 04.12.2015
    Düzenleme: 08.12.2015 23:14
    1.166
    A+
    A-
    Bir Yorum Yazın

    Yorumu Cevapla [ Yoruma cevap yazmaktan vazgeç ]

    Ziyaretçi Yorumları - 2 Yorum
    1. ÖNCE KALEMİNİZİN GÜCÜ VE HARİKA ÜSLUBUNUZ İÇİN KUTLUYOR SONRA DA ESKİ KARA TRENLERİ HATIRLATTIĞINIZ, BİR MAZİ SEYAHATİ YAPTIRDIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUM. O KARA TRENLERDE SEYAHAT ETMEK DE BİR BAŞKA GÜZELDİ. TREN TÜNELE GİRDİĞİNDE CAMI KAPATAMAMIŞSANIZ KAPKARA OLUR VE DAKİKALARCA ÖKSÜRÜRDÜNÜZ DUMANDAN. O TRENLERİN BİR GÜZEL YÖNÜ DE YOLCULARININ GÖNÜL GÜZELLİĞİ İDİ. YANLARINA BOL BOL GAZETE, KİTAP ALIRLAR VE BUNLARI YOL KENARINA DİZİLİP “GAZETEEE” DİYE BAĞIRAN ÇOCUKLARA ATARLARDI. NE GÜZELDİ GERÇEKTEN. ACABA BUGÜNÜN HIZLI TRENLERİ VE HIZLI HAYATI O HIZLARIYLA HAYATIMIZIN BİR ÇOK GÜZELLİĞİNİ DE Mİ ALIP GÖTÜRDÜLER.

      1. Fatma Bal dedi ki:

        Değerli hocam,

        Az önce yazıma yaptığınız yorumu okudum. Sanki sadece yorum yazmamışsınız da şiir tadında bir yazı yazmışsınız. Nasıl güzel, nasıl içten… Birçoklarının bilmediği detayları nasıl güzel anlatmışsınız, nasıl samimi, devamı olsa da okusam diye okudum yazıyı. Başka bir hikayenin içine sürüklediniz beni. Hele sonundaki tespitiniz ne kadar da doğru!

        Asıl ben teşekkür ederim yorumunuz için. Sizin gibi değerli hocalarımızın yazdığı sayfalarda yazı yazmak benim için bir onur.

        Allah sağlık, sıhhat, afiyet versin hocam. Selamlarımı, saygılarımı sunuyorum.