Terbiye’li Bir Şişe Gazoz !

Fatma Dişli kimdir? 1972 yılında Sakarya ili, Geyve ilçesi, Alifuatpaşa kasabasında doğmuştur. Cumhuriyet ilkokulu ve ardından Alifuatpaşa ortaokuluna gitmiştir. İstanbul’da Çamlıca kız lisesi, sonrasında İstanbul üniversitesi, İngilizce İşletme fakültesini bitirmiştir. 2013 yılında İngilizce işletme yüksek lisansı yapmıştır. Halen İstanbul’da, Hazar Eğitim kültür ve Dayanışma Derneğinde gönüllü olarak,sosyal sorumluluk faaliyetlerinde çalışmaktadır. İki kız çocuğu annesidir. e-mail:[email protected]

    TERBİYELİ BİR ŞİŞE GAZOZ

    Çocukluğumun Ramazanları çok uzun yaz günlerine denk geldi. Dilinizin damağınızın kuruduğu sıcak mı sıcak yaz günleri…  Sekiz dokuz yaşlarında olmalıydım. Oruçlu değildim sanırım. Nereden bilecektim ilk günahımı bir Ramazan günü işleyeceğimi!

    O gün rahmetli babaannem “ Canım nasıl da gazoz çekti. Soğuk bir gazoz olsa da iftarda içsem” dedi. O an beynimde şimşekler çaktı. Hemen zihnimde hikâyeyi yazdım. Hikâyemi de öyle sevdim ki… İçim içime sığmadı.

    Gidip gazoz alıyorum, dolaba saklıyorum, akşam ezanı okunup, iftar açılırken ortaya çıkarıp babaanneme veriyorum. Onun yüzündeki şaşkınlık ve sevinç ifadesini görmek ve onu mutlu etmek bana inanılmaz bir heyecan ve şevk verdi. Hemen planımı uygulamalıydım. Babaannem onu nasıl sevdiğimi, ağzından çıkan bir cümleye nasıl değer verdiğimi görmeliydi.

    Ama gazoz alacak param yoktu. Alt kata inip rahmetli amcamdan ya da yengemden istemeliydim. Çocukluğumda kapıları kilitlemezdik. Kapıları açıktı, girdim, ama evde kimse yoktu. Bekledim, bekledim, gelen yok! Az sonra masanın üzerinde yengemin bıraktığı bozuk paraları gördüm.

    Önce düşüncemden ürktüm ama sonra şöyle düşündüm. “ Bizim amcamla ayrı gayrımız mı var! Yediğimiz içtiğimiz ortak. Sadece bir gazoz parası almak suç değil ki!” İzinsiz almamın yanlışlığını idrak edecek yaştaydım. Ama o kadar çok istiyordum ki babaannemi sevindirmek, ona sevdiğimi hissettirmek…

    Bozuk paraların içerisinden sadece bir gazoz parası aldım. Gerisine dokunmadım. “ Kendime bile gazoz almıyorum ki!” diyerek kendimi teselli ettim ve yaptığım yanlışa kılıf uydurmaya çalıştım. Zaten öyle değil midir? İnsan bir yanlış yapar, ya da bir günah işler, hemen nefsi müdafaaya geçer, yaptığı yanlışı hafifletmeye ya da üstünü örtmeye çalışır. Oysa yapılan yanlışın bilincinde olup, suçluluk hissedip, hemen tövbe edilse, vazgeçilse, bir daha tekrarlanmasa…

    Koşa koşa gittim, bir şişe gazoz aldım. Buzdolabında kimsenin fark etmeyeceği şekilde sakladım. Öyle heyecanlıydım ki… Başladım iftar vaktini beklemeye. Planım yolunda gidiyordu. O yaşta nereden bilecektim, gerçek plan sahibinin Allah olduğunu! Planları değiştirme gücünün sadece Ona ait olduğunu!

    Ezan okundu, herkes sofraya oturdu, oruç açıldı. O anı siz de merak ediyorsunuz değil mi? O an maalesef yaşanmadı. Çünkü tüm gün kafasında bundan başka bir şey düşünmeyen, kafasında durmadan o anın sahnesini canlandıran ben, dolaptaki gazozu unuttum. Ancak teraviden sonra aklıma geldi. İnanılır gibi değil dediğinizi duyar gibiyim.

    Aklıma geldiğinde yaşadığım şaşkınlığı ve hayal kırıklığını unutamam! Öyle üzüldüm ki…Bu unutkanlığı bana yaşatan kim! Neden yaşattı? Şükürler olsun, yaşatmış. O kadar sarsıldım ki! İzinsiz olarak o parayı aldığım için bunun bana bir ders olarak verildiğine inandım. Peki, ne oldu? Babaanneme gazozu getirdim. “ İftar vaktinde olsaydı içerdim, canım istemiyor kızım, sen iç” dedi. Allah babaanneme haram lokma nasip etmedi, onu uzak tuttu diye düşündüm hemen. Artçı sarsıntılar zihnimde kalbimde devam etti.

    Ne yaptım? Gazozu içtim. Ama kana kana değil, suçluluk duygusuyla. O günden sonra hiç kimsenin en ufak bir eşyasına, parasına elimi uzatmadım. Yakın akrabam olsa bile, aileden olsa bile… Günlerce olayın etkisinde kaldım. Tüm gün aklımda olan konuyu nasıl olup ta az bir süre kala unuttuğuma aklım ermedi bir türlü.

    Allah’ım, sen ne kadar büyüksün! Terbiye edişin bile ne kadar zarif, nasıl öğretici, nasıl şaşırtıcı… Bu âlemde terbiye edilirken, yaşadığımız üzüntüleri, sıkıntıları hafiflet, olayın idrakine vardır, ders almayı nasip et! Şu güzel Ramazan günü bizleri terbiye olanlardan eyle, rahmetini esirgeme. Unutmayacağımız tek şey, senin varlığın, kul olduğumuz ve sana olan şükrümüz olsun inşallah…

    FATMA DİŞLİ BAL

     

     

     

    Yayınlama: 15.06.2017
    Düzenleme: 17.06.2017 07:33
    1.278
    A+
    A-
    Bir Yorum Yazın

    Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

    Henüz yorum yapılmamış.