SEÇİM ve İTTİF-AK

Fatma Dişli kimdir? 1972 yılında Sakarya ili, Geyve ilçesi, Alifuatpaşa kasabasında doğmuştur. Cumhuriyet ilkokulu ve ardından Alifuatpaşa ortaokuluna gitmiştir. İstanbul’da Çamlıca kız lisesi, sonrasında İstanbul üniversitesi, İngilizce İşletme fakültesini bitirmiştir. 2013 yılında İngilizce işletme yüksek lisansı yapmıştır. Halen İstanbul’da, Hazar Eğitim kültür ve Dayanışma Derneğinde gönüllü olarak,sosyal sorumluluk faaliyetlerinde çalışmaktadır. İki kız çocuğu annesidir. e-mail:[email protected]

    SEÇİM VE İTTİF-AK

    11-12 yaşlarında olmalıydım. Benden 8-9 yaş büyük kuzenimle bereber yürüyorduk. Yer bile hafızamda. Alifuatpaşa’da, Macır mahallesinden aşağı iniyorduk. Hepimizin muhacir olduğu bu dünyada, o gün inceden inceye de yağmur yağıyordu. Usul usul, hiç rahatsız etmeden…

    Kuzenim benim için farklı biriydi. Sabahtan akşama dek, “Demirel” dinleyen biri olarak, kuzenimin “Ben ülkücüyüm.” demesinden hiç bir şey anlamıyordum. İlk defa o zaman duydum bu kavramı. Nasıl olur! Bana kalsa o da “Demirelci” olmalı değil miydi? Amcamı hiç dinlememiş miydi? O niye farklı ki? Farkın,farkların olabileceğini, hadi ben çocukken anlamamıştım da koca koca insanlar şimdi nasıl anlamıyor, nasıl çocukluk ediyor, inanılmaz…

    Neyse, o gün kuzenimde değişik bir hal vardı, belliydi. Bir taraftan bana “Ülkücü kime denir?” anlatıyor ama bir taraftan da çok dalgın… Ben de ona, babaanneme okuduğum siyasetle ilgili köşe yazılarından aklımda kalanları anlatıyordum.  Kendime şaşırıyorum bazen. “Be çocuk! Başka konuşacak konun mu yok? Sanane siyasetten!”

    Sonunda baklayı ağzından çıkardı.Komşunun kızına aşık olduğunu, benden yardım istediğini söyledi. Bir şey bekliyordum ama kırk yıl düşünsem bu aklıma gelmezdi. Tamam, siyasetten az buçuk anlıyor olabilirdim de o başka bu başka. Siyasete kulak dolgunluğumun olması, aşk meşk işlerine yürek dolgunluğumun olduğunu göstermez ki! Ben ne anlarım bu işlerden… Küçücük çocuk…

    Siyaset ne menem şeyse, azıcık anlayıp konuşabiliyorsan, karşındakine güven veriyorsun demek ki… O da bu güveni bana karşı hissetmiş. Kasabadaki onca genç kızın içerisinden, Onu seçmiş, bana da ittifak öneriyor. Alın size seçim, işte de ittifak. Seçimse bu da seçim… İttifaksa bu da ittifak…

    Ne diyeceğimi bilemedim. Yapabilir miydim ki? Bir de sıkı sıkı tembih etti. Hiç kimseye söylememem ve Ona da yalnızken söylemem hususunda. İkimiz arasında sır olacakmış. Şu an size söylemem sayılmaz ama. Üzerinden 35 yıl geçmiş, zaman aşımına uğramış. Hem, yetişkinlerin sırları aşikar ettiği bir dünyada, küçük bir çocuğun bunca yıl sır saklamasına, şimdi söylemesine kimsenin itirazı yoktur sanırım.

    “Ya bana kızarsa!” diye endişelenince de “ Elçiye zeval olmaz.” dedi. “Neden sen söylemiyorsun?” diye soracak oldum. Yakışık almazmış, delikanlılığa sığmazmış. Söyleyeceğim sözleri de bana ezberletti. Kuzenimin onu sevdiğini, evliliğe götüren ciddi bir arkadaşlık istediğini söyleyecekmişim.Niyeti ciddiymiş. Bu sözlerden bir şey anladım mı bilmem! Sadece şunu anlamış olabilirim. Kuzenim onunla evlenecek. Mutlu son…

    Ben de nasıl bir heyecan… Dünyalar güzeli komşu ablayı tek başına bulmak öyle kolay da değil ki. Ya sözleri unutursam! Bütün bu telaş elimi ayağıma dolamaya yetti bile. Ben “ Elçi” olarak bu kadar heyecanlı olduysam, elçiyi gönderen nasıldır, kimbilir diye düşünmeden edemedim. Sonunda birgün ablayı yalnız yakaladım. Büyük bir görevi yerine getirmenin sorumluluğuyla üzerime düşeni yaptım. Ne cevap verecek diye de meraktan ölüyordum bir taraftan…

    Ne mi dedi? Sırrı anlatacağım dediysem de, hepsini anlatacağım demedim ki! Hem sizin bundan daha fazla merak edeceğiniz başka bir seçim ve ittifak sonuçları yok mu Allah aşkına? Çocukluk etmeyelim lütfen…

    FATMA DİŞLİ

    Yayınlama: 27.02.2019
    Düzenleme: 02.03.2019 10:45
    1.159
    A+
    A-
    Bir Yorum Yazın

    Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

    Henüz yorum yapılmamış.