Para ile İman
PARA İLE İMAN
Hep burnumuzu tıkıyor ve diyorduk ki; bu pis kokular nereden geliyor?
Diye soruyorduk birbirimize…
Birileri de: Hadi canım sende ne kokusu?
Durmadan içine edilir de kanalizasyon tıkanmaz mı kardeşim?
Arada bir karıştırıp durdular, tıkanmasın diye.
Kokusu duyulmasın diye de koku giderici koydular ama nafile.
Hatırlayanınız vardır mutlaka, meşhur bir reklam vardı ‘Ernet içeri, koku dışarı’ diye.
Ne yapsan fayda etmez bundan sonrası.
Çünkü ortalığı b.k götürüyor.
İçine edile edile dolan kanalizasyon boruları patladı en sonunda.
Pis kokuları sizler de duyuyorsunuz değil mi a dostlar?
Bu pis kokular sadece evin içinde duyulmakla kalmadı. Komşular da rahatsız oldu ve temizleyin şu pisliğinizi diye uyarı yapar oldular.
Ama bizimkisi alışmış artık. Pişkin pişkin ben yapmadım, hemen yanı başımızdaki paralelimizdeki komşu var ya, bu marifet O’nun.
‘Hâlbuki ne güzel birlikte içine ederken, birden ne olduğunu anlayamadım. O’na yapacağımı bilirim ben. Ben de O’nun kanalizasyonunu patlatayım da görsün gününü.’
Patlayan kanalizasyonların, sizleri boğması da çok yakın görünüyor.
Ya tamam, siz birbirinizi yiyin durun, emme velâkin olan bu zavallı millete oluyor.
Tevfik Fikret’in Hanı-ı Yağma isimli şiirinin son dizeleri bu milletin duygularını çok güzel dile getiriyor:
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Para ile imanın kimde olduğu bilinmezdi çok eskiden. Ama şimdi öylemi? Artık paranın kimde olduğunu biliyoruz.
İmanın kimde olduğunu bilmiyoruz ama en azından imanın kimlerde olmadığını öğrendik.