OBLOMOV’ luk dediğin…

1984 yılında Sakarya/ Geyve'de doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi Geyve'de tamamladım. Займы безработным без отказа на карту. Lisansımı Psikoloji üzerine KKTC Yakın Doğu Üniversitesi'nde tamamladım. Kısa bir süre Engelli Bireylerle çalışıp aynı zamanda da yüksek lisansımı ''Uygulamalı Klinik Psikoloji'' alanında Haliç Üniversitesinde tamamladım.Şu an Kocaeli'de özel bir hastanede danışan görmeye devam etmekteyim.

    OBLOMOV’ luk dediğin

    emre aytekin köşe yazısıGeçen hafta kendisi mükemmel bir Psikolog olan arkadaşımla bir yerlerde oturup kahve içmek için plan yaptık ve o gün geldiğinde koyu bir muhabbet eşliğinde kahvemizi içtik. Daha sonra nerden estiyse muhabbet bir anda ‘ Neler yapılarak daha fazla kazanç elde edilebilir’e geldi. Meğer biz de ne cevherler varmışta farkına varamamışız hiç! Tabi mevzu bitip değiştiğinde, daha doğrusu o ALTIN fikirkerimiz enine boyuna değerlindirildikten sonra birer kahve daha söyledik.

    Kısacası; daha az önce ‘dünya piyasalarına yön veren (vermeye çalışan!) o iki insan; şimdi birer –OBLOMOV– oluvermiştik.

    Yani hayallerimizden yorulmuştuk, çok yararlı işler yapmıştık(!) çünkü…

    Baş kahramanı Oblomov adında bir Rus soylusudur. Oblomov kendisi için hep yeni projeler üzerine düşünür ama oblomovluktembelleğinden bir türlü bunları hayata geçiremez. Durumu daha da kötüye gitmeye ve toprağını kaybetmeye başlar. Olga’ya olan büyük aşkı bile değişmesine sebep olmaya yetmez.

    Oblomov’un karekteri “Oblomovluk” diye bir kavramın doğmasına da yol açmıştır. Bu kavram aşırı tembelliğin en güzel ifadesidir. Ayrıca Oblomov çok dürüst, saf, insanların iyiliğini isteyen ve sadık bir insandır.

     Gün içinde bir dizi planlar yapar, ama bir türlü bunları gerçekleştirecek enerjiyi bulamaz. DÜŞÜNEREK çok çok iş yapmıştır zaten ve artık dinlenme zamanıdır. Çevresindeki insanların koşuşturmalarını anlayamaz ve ‘Ne zaman yaşayacak bunlar!’ diye sitem eder kendince. ‘Yaşamak’ dediği de ‘UYUMAK’ ve ‘YEMEK-İÇMEKTEN’ ibarettir.

    Sabah yataktan kalkıp, kahvaltı edip divanına uzanınca başını ellerinin arasına alıp, gücünü kuvvetini esirgemeden düşünceye dalardı OBLOMOV da.. Sonunda, beyni hızlı çalışmaktan yorulur ve rahat bir vicdanla kendi kendine; ‘eh bugün insanlık için yeterince çalıştım’ derdi. İşte o zaman OBLOMOV biraz dinlenmeye karar verir, -çalışma pozisyonunu değiştirerek- daha rahat, hayal kurmaya daha elverişli bir şekilde uzanırdı. Ciddi işleri bir kenara bırakarak içine kapanmak, kendi yarattığı hayal dünyasında kaybolmak OBLOMOV’un en büyük zevkiydi.

    OBLOMOV denilidiğinde kendime çok büyük bir pay çıkartıyorum ben kendimce… Peki siz?

     

    Yayınlama: 10.01.2014
    Düzenleme: 10.01.2014 21:05
    901
    A+
    A-
    Bir Yorum Yazın

    Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

    Henüz yorum yapılmamış.