İstanbul’un Çekirdeği Taraklı mı?

İrfan Özdilek Nişancık kimdir? 20 Ocak 1963 yılında Adapazarı Serdivan'da doğan Nişancık, ilk ve ortaokulu Mithatpaşa Okulu'nda, liseyi Adapazarı Endüstri Meslek Lisesi'nde okudu.İrfan Özdilek Nişancık, İ.T.Ü. Sakarya Meslek Yüksek Okulu İnşaat Bölümü'nden mezun olduktan sonra, 1984 yılında Adapazarı Belediyesi'nde memuriyete başladı.23 Ocak 2013 tarihinde Sakarya İl Özel İdaresi'nden emekli olan Nişancık, 1985 yılından beri Sakarya Yerel Tarihi üzerine araştırmalar yapıyor.

    Yıl 1391. Osmanlı 100.Yılı’nı kutlama hazırlıkları içinde. Yıldırım Bayezıd döneminde İstanbul’un alınması amacıyla yapılan kuşatma kaldırılırken, yapılan anlaşma gereği Sirkeci’de bir Türk mahallesi kurulması şartına uygun olarak Göynük ve Taraklı’dan 760 hane Manav İstanbul’a yerleştirilmiştir. Yani İstanbul’a yerleştirilen ilk yerli Türklerin, bu yöreden giden Manavlar olduğu kaynaklarca da doğrulanmaktadır.

    Sultan Bâyezid, Bati Anadolu’daki beylikleri ortadan kaldirip kendine bagladiktan sonra Karamanogullari üzerine yürür. Çünkü Karaman Beyi Alâeddin Ali Bey, Sultan Murad’in vefatini müteakip Hamideli taraflarindaki Osmanli topraklarindan bir kismi ile Beysehri’ni alarak o taraflari vurmustu. Sultan Bâyezid, önce Hamideli’ne geçti, oradan da Teke yani Antalya taraflarina indi. Antalya’yi alip Firuz Bey’e tevcih etti. 1391 senesinde meydana gelen bu hadiseler esnasinda daha önce Osmanli müttefiki olan Candaroglu II. Süleyman, Osmanli’yi kendisi için tehlike saymis olacak ki Osmanlilarla olan ittifakini bozup Sivas’ta hüküm süren Kadi Burhaneddin ile görüsmelere baslamisti. Bâyezid, Karamanogullari topraklarina girince Karaman oglu Alâeddin Ali Bey, Osmanlilara karsi koyabilmek için Kadi Burhaneddin ile Candaroglu Süleyman’dan yardım istedi. Fakat Bâyezid, bu birlik ve yardimlarin birlesmesine firsat vermeden Karamanogullari’na ait bazi yerleri alip Konya’yi muhasara altina aldi. Bu arada Bâyezid ile basa çikamayacagini anlayan Karaman oglu Alâeddin Ali Bey, Taseline çekilmisti. Kusatma, hasad zamanina tesadüf etmisti. Yildirim Bayezid de babasinin yaptigi gibi halkin mahsulüne asla el dokundurulmamasini emr etti. Sehir halkindan, kale disinda mahsulü olanlara teminat verilerek onlarin rahatlikla disari çikabileceklerini söyledi. Bu teminat üzerine sehir halki kaleden disari çikabiliyor, hasad edebiliyor ve istedikleri bedel ile Osmanli ordusuna satis yapabiliyorlardi. Gerçekten Bayezid, babasi gibi bölge halkina çok iyi davranmis ve satis yapmak isteyen halkin herhangi bir korkuya kapilmadan zahiresini getirip satabilecegini bildirmisti. Halk sattigi esyanin karsiligini tamamen aldiktan sonra çavuslar refakatinda yerlerine gönderiliyordu. Hammer, Aksehir, Aksaray ve Nigde gibi sehirlerin sirf bu sekildeki bir muamele üzerine teslim olduklarini ve kapilarini tekrar Osmanlilara açtiklarini yazar. Alâeddin Ali Bey, Kadi Burhaneddin ile Candaroglu Süleyman’dan yardım gelmedigini görünce, kayinbiraderi olan Yildirim Bayezid’den baris istemek zorunda kalir. Bunun üzerine Yildirim Bâyezid, barisi kabul ederek zaten Osmanlilara ait olan ve Karamanoglunun eline geçmis bulunan Beysehir, Aksehir ve diger bazi yerleri almak suretiyle antlasma yapar. Böylece iki devletin arasinda Konya Ovasi’ndaki Çarsamba Suyu sınır olarak kabul edilir. Yapilan antlasmadan sonra buralarin idaresi Sarı Timurtas Pasa’ya birakildi. Böylece, daha sonra da devam edecek olan Karaman seferinin bu ikinci safhasi bitmis oldu. Bu seferde Bizans Imparatoru V. Ioannes’in oglu Manuel de Yildirim’in ordusunda bulunuyordu.

    ISTANBUL’UN MUHASARASI VE SEHIRDE “TÜRK MAHALLESI”NIN KURULMASI

    Yildirim Bâyezid, Anadolu’daki seferlerle mesgul oldugu sirada Bizanslilar, bu durumdan istifade ile bazi tedbirler almaya basladilar. Bu meyanda Bizans Imparatoru loannis, ayagindaki agrilara ve yatalak bir halde bulunmasina ragmen, Istanbul surlari ile kulelerinin bazi yerlerini tamir ettirmeye basladi. Bu durumdan haberdar olan Yildirim Bâyezid, bu harekete çok sert bir tepki göstererek tamir ettirilen yerlerin derhal yiktinlmasini ister. Imparator, Yildirim’in yaninda bulunan ve tahtin yegâne varisi olan Manuel’i düsünerek tamir edip yaptirdigi yerleri tekrar yiktirir. Ancak Imparator, surlarin yiktirilmasindan kisa bir müddet sonra ölünce, Osmanlilarla birlikte Anadolu seferlerine istirak eden ve Bursa’da bulunan Manuel, bir yolunu bularak Bursa’dan kaçip Istanbul’a gelir ve babasinin yerine tahta oturur.

    Âdet oldugu üzere, babasinin matem günlerini geçirdikten sonra Bâyezid’in kendisine ve sehre karsi takindigi tavri düsünmeye baslar. Bâyezid, yeni imparatordan (II. Manuel) vergi artirimi, Istanbul’da bir Müslüman mahallesinin kurulması ve bir cami insasi ile bir kadi tayin etmesini ister. Bizans tarihçisi Dukas bu konuyu su ifadelerle dile getirir: “Bâyezid, Imparator Manuel’e elçiler göndererek, Istanbul içerisinde Türklerin “kadi” tabir ettikleri bir hâkimin devamli olarak bulunmasini arzu ettigini bildirdi. Bu kadi, Istanbul’da ticaretle istigal eden veya o maksatla oraya gidecek olan Müslümanlar arasinda meydana çikacak olan muamelat ve ihtilaflari muhakeme ve hallu fasl edecekti. Bâyezid, Müslümanlarin gâvur mahkemesinde muhakeme olunmalarinin caiz olmadigini, müslümani, kendi hâkiminin muhakeme etmesi icab ettigini, iftiralar ve haksizliklari, daha birçok seylerle beraber bildirmis, nihayet sunu da ilave etmisti: “Sana emr ettiklerimi yapmak ve taleplerimi yerine getirmek istemezsen, kapilari kapa ve sehrin içinde hükümdarligini yap. Hariçte bulunan her yer ve her sey kâmilen benim olacaktir.” Yildirim’in bu talebi redd edilince, Istanbul’u teslim almak için uzaktan muhasaraya basladi. 1391 senesinde baslayan bu tazyik sonucunda Bâyezid, Istanbul surlarina kadar olan bütün Bizans köylerini muhasaraya basladi. Bu kusatma sonunda Manuel, Istanbul’da birkaç yüz ev ile cami ve mahkemesi olan bir Müslüman mahallesinin kurulmasini ve Haliç’in kuzey tarafinda bir Türk garnizonunun bulunmasini kabul etti. Ayrica her sene Osmanlilara vermekte oldugu vergiyi de artirdi.

    TARAKLI ve GÖYNÜK’TEN “ÇEKİRDEK AİLE” NAKLİ

    23 Eylül 1396’da Haçlı Orduları ile Osmanlı Ordusu’nun karşılaşması ile başlayan Nigbolu Zaferi’nden önce Istanbul’un Yildirim tarafindan kusatma altina alindigini, fakat zaferle sonuçlanacak olan Nigbolu Savaşı sebebiyle muhasaranin kaldirildigi yazılı tarih kaynaklarında yerini almıştır. Nigbolu’da elde edilen parlak zaferden sonra daha önce düsmanin eline geçmis olan kaleler geri alindigi gibi Osmanli himayesinde bulunan Vidin Bulgar kralligina da son verilmisti. Bundan sonra Macaristan’a büyük bir akin yapilarak külliyetli miktarda esir alinmisti. Bu savastan sonra Garp dünyasi bir anda en seçkin asilzadelerini kayb etmis, süngüden kurtulan veya Tuna’da bogulmayan kiliç artiklari ise bassiz, idaresiz ve perisan kafileler halinde geldikleri yerlere dogru daglara düsmüslerdi. Öte yandan Nigbolu muzafferiyetinden elde edilen ganimet ve fidyelerden alinan hisseler ile Anadolu ve Rumeli’de birçok hayrat yaptiran Bâyezid’in Nigbolu’da ismine izafe edilen camii de bu sirada yaptirmis olmasi muhtemeldir.

    Savasi müteakip, akinci ve sekbanlar yerlestirilmek suretiyle uç beylerinin faaliyet merkezi haline getirilen Nigbolu, serhad livasi olarak Osmanli idaresinde mühim bir rol oynamistir. Genellikle Tuna geçitlerine hâkim bir noktada, Eflâk’i tehdid eden bir üs özelligini tasiyan Nigbolu, Osmanli hükümdarlarinin zaman zaman Eflâk ve Macaristan seferlerine çiktiklari bir yer olarak Eflâk ve Macar krallarinin taarruzlarina hedef olmustu.

    Yildirim Bâyezid, Haçli ittifakinin tesvikçisi durumundaki Imparator Manuel’e elçi göndererek Istanbul’un teslimini istemisti. Manuel bu istege cevap bile vermedi. Bunun üzerine sehrin dis dünya ile irtibati kesilerek kusatma daraltildi. O dönemlerde kale surlarini yikacak büyüklükte toplar bulunmadigindan sehir halkinin açlik sikintisi ile teslim olacagi düsünülüyordu. Gerçekten de halk, bu yüzden sehri teslim etmeye meyilli idi. Zira Istanbul halki, Manuel ve Silivri Beyi Ioannis taraftan olmak üzere ikiye bölünmüstü. Henüz deniz kuvvetleri fazla güçlü olmayan Osmanlilar, denizden bir sey yapamadiklari gibi, gelecek olan yardima da mani olamayacaklardi. Bununla beraber, Bizans’in Karadeniz ile olan baglantisini kesmek için Bogaziçi’nde müstahkem bir kale, yani Anadolu Hisan (Güzelce Hisar) insa ettirilip Istanbul’un muhasarasi siddetlendirildi. Tam bu esnada bas gösteren Timur tehlikesi üzerine Yildirim Bâyezid, muhasarayi kaldirmak zorunda kaldi. Bu arada Bizans, Yildirim’in sartlarim da kabul ediyordu. Buna göre: 1- Her sene Osmanli hazinesine verilmekte olan haracin arttirilmasi. 2- Istanbul’da bir Türk Mahallesi kurularak bir cami yapilmasi. 3- Istanbul’daki Müslümanlarla Rumlar arasindaki anlasmazliklari Islâm hukuku çerçevesinde karara baglamak üzere bir kadi tayin edilmesi. 4- Silivri de dâhil olmak üzere Silivri’ye kadar olan yerlerin Osmanlilara terki.

    Bizans Imparatoru Manuel, Yıldırım Beyazıd ile karşılıklı imzaladığı bu antlasmaya riayet ederek Istanbul’da Sirkeci’de Türkler için yedi yüz hane ile bir mescid tedarik etmisti. Padisah da Istanbul’da ikamet etmek üzere Tarakli Yenicesi (bugünkü Taraklı)ile Göynük ve Karadeniz sahili taraflarindan buraya göçmen naklettirerek iskân etmisti. Ayrica kadi (hâkim, yargıç) ve imam da tayin etmisti.

    Yayınlama: 04.04.2017
    Düzenleme: 04.04.2017 22:45
    2.096
    A+
    A-
    Bir Yorum Yazın

    Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

    Henüz yorum yapılmamış.