Geyveli ALİCE

Fatma Dişli kimdir? 1972 yılında Sakarya ili, Geyve ilçesi, Alifuatpaşa kasabasında doğmuştur. Cumhuriyet ilkokulu ve ardından Alifuatpaşa ortaokuluna gitmiştir. İstanbul’da Çamlıca kız lisesi, sonrasında İstanbul üniversitesi, İngilizce İşletme fakültesini bitirmiştir. 2013 yılında İngilizce işletme yüksek lisansı yapmıştır. Halen İstanbul’da, Hazar Eğitim kültür ve Dayanışma Derneğinde gönüllü olarak,sosyal sorumluluk faaliyetlerinde çalışmaktadır. İki kız çocuğu annesidir. e-mail:[email protected]

    GEYVELİ ALİCE

    Çocukluğumda, her yaz tatilinde, kuzenlerimin yanına İstanbul’a gider, beş on gün kalır, dönerdim. O seneyse,yeni yıla az bir zaman kala yanlarına gittim. Zaman da tam bu zamanlar…Bir de kar yağmış, her yer bembeyaz. Gerçi, Geyve’nin saçaklardan 30 cm buzların sarktığı, kara kışının yanında ne ki!

    Ertesi gün erkenden kalktık, kuzenimle kitapçıya gittik. Hiç gitmeden olur mu? Tevafuk bu ya aldığım kitap da “Alice Harikalar Diyarında”. Seçimim bilinçli değildi ama elim ona gitti. Hatırlarsınız, Alice tavşanı takip eder ve bambaşka büyülü bir dünyaya adım atar.

    Niye tevafuk dediğimi sorarsanız, kendimi Alice gibi hissettim, yeni yıl öncesi İstanbul’da. Bambaşka bir dünya, o güne dek görmediğim. 40 yıl öncesinden bahsediyorum. Tüm vitrinler ışıl ışıl… Vitrin camlarına süslü yazılar yazılmış. Gayrimüslim ünlü bir firmanın vitrinine Noel baba kurulmuş, yanında hediyelerle süslü çam ağacı… Pamuklardan ve farklı materyallerden yapılmış kardan adamlar vitrinleri süslemiş. Yanıp sönen ışıklardan ise gözlerinizi alamıyorsunuz…

    Sanki tavşanı takip edip, ağaç kovuğuna girmişim de farklı bir dünyaya geçmişim, tıpkı Alice gibi… İlginç olan, o dünya 40 yıl sonra da devam ediyor. Bir telaş, bir koşturmaca, bir heyecan… Yeni yıla değil de sanki yeni bir dünyaya adım atılacakmış gibi…

    Tüketim hız kazandı, yeni yıla ona uygun konseptlerle girmenin vurgusu yapılır oldu nicedir. Bir tek yeni yıl mı? Her daim bir şeyleri satın almanın telaşında insanlar. Almayanların ya da alamayanların da geride kalmışlık hissi yaşadığı… Eksiklik hissettiği…

    Düşünüyorum da o hikâyedeki büyülü dünyadan, ne farkı var yaratılmak istenen şimdiki dünyanın!“Ne kadar tüketirsen o kadar mutlu olursun!” anlayışı da insanlara yapılan bir tür büyü değil mi! Gerçeklikten uzak… Büyülediği insanları inandıran ama büyünün etkisi geçince, gerçeklerle yüzleşince, mutlu olmayan insanlarla dolu çevremiz.

    Satın aldıkça, tükettikçe mutlu olmuyor insan. Kredi kartlarının gölgesinde sahte mutluluklar yaşanıyor. Yapılan araştırmalarda, tüketimle mutluluk arasında bir ilgi olmadığı kanıtlanmış.   Üstelik kendisine fazladan alacağı bir eşyanın parasını, başka bir insanın temel ihtiyacı için harcayan insanların mutlu olduğu görülmüş.

    Başkasına faydasının dokunduğunu bilmesi insanı gerçek anlamda huzurlu, iyi hissettiriyor, anlayacağınız. Bunu ise sadece tüketim dünyasının büyüsünden kurtulmuş, o illüzyona kapılmamış insanlar becerebiliyor.

    Yeni yıla iyi girmeyi istemek, mutlu, huzurlu geçmesini dilemek, hepimizin haklı bir isteği tabii ki… Sadece bu zamanlar değil, her zaman, bu büyünün etkisinde kalmayacağınız bir ömür geçirmeyi dileyerek, duasını ederek yeni yıla girip,  farklılık, farkındalık yaratabilirsiniz.

    Yoksa içinde bulunduğumuz sistem, bizi bir ağaç kovuğundan öbür ağaç kovuğuna götürür, tavşanın peşinden koşar dururuz. Seçim bize kalmış…Büyüyü bozacak yegâne kişi biziz. Bunu yaşam tarzı haline getirip, çevremizdekilere örnek olacak da…

    FATMA DİŞLİ

     

    Yayınlama: 12.12.2018
    Düzenleme: 18.12.2018 09:08
    1.345
    A+
    A-
    Bir Yorum Yazın

    Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

    Henüz yorum yapılmamış.