Cumhuriyet

29 Ekim’de hep beraber cumhuriyetimizi kutladık.

Coşku ile gür sesle, yüzlerimiz gülerek, ellerimizde canımız kadar değerli ve şerefli ay yıldızlı bayraklarımızla, millet olarak dünyaya Hürriyet ve demokrasi dersi verdik. Cumhuriyetin geçmişi Hz Adem’e (as) kadar dayanır. Yani Cumhuriyet insan ile doğmuştur. Bazıları Cumhuriyeti 100 senelik bir olay zanneder. Tabii ki işlerine böyle geliyor. Cumhuriyeti kendilerine ait olduğunu zannedenler bu görüştedir. Fakat Cumhuriyet onların dediği gibi değil, “Hz Adem’e (as) dayanır” bu iddialı sözümüzü şimdi ispat edelim.

Hz Adem’in iki oğlu vardı Habil ve Kabil. Habil iyi niyetli hakkına rıza gösteren, Kabil ise kötü niyetli hakkına Rıza göstermeyen kendine verilmeyeni zorla almak isteyen, hatta zorla alamazsa darbe yapan karşı tarafa ölüme varacak kadar saldıran ve saldırgan birisi. Hz Adem’e rabbimizden gelen emir’le onların kurban kesmeleri ve kesilen kurbanların hangisi kabul edilirse o kişinin işbaşına gelmesi gibi bir seçim yapılacağı bildirildi. Kurbanlar kesildi ve kabil’in kurbanı kabul edildi. Kabul eden Hz Allah cc.  Kabil seçimi kaybetti. Seçimi kaybettiğini bildiren seçimin yapılmasını da emreden Hz. Allah cc olmasına rağmen Kabil seçime itiraz etti. Seçimle kaybettiğini zorla darbe ile almaya kalktı ve habil’i öldürdü. Peki bu anlattıklarımız size neleri hatırlattı.

Bu halk, bu cumhuriyeti canıyla malıyla kanıyla kazandı. Düşmanı bu topraklardan çıkardı. O halde Cumhuriyet nimetinden herkesin aynı ölçüde yararlanması gerekir. Gel gör ki böyle olmadı. Bu güzelim memleketin başına Cumhuriyeti levhasını astılar. Fakat idarede Cumhuriyet kavramından eser kalmadı.

Aziz kardeşlerim

Düşünün ki ‘kasap’ diye bir levha gördünüz. Berber diye yine bir levha gördünüz. Kasap levhası olan dükkana girdiniz et alacaksınız. Fakat bir de bakıyorsunuz içlerinde et yok ıspanak soğan satılıyor. Berber levhalı dükkana girdiniz, tıraş olacaksınız o da ne içeride maydanoz marul satılıyor. Levha ayrı içerisi ayrı. İşte Cumhuriyeti bu hale getirdiler. Peki nedir Cumhuriyet? Cumhur: halk, haklar.  İyet de; idare demek. O halde Cumhuriyet demek halkların idaresi demektir. Halk öz iradesi ile önüne gelen sandığa namusu olarak bilinen oyunu atar, kendisini idare edecekleri seçer, sandıktan çıkan başımın üstüdür der. Peki geçmişte böyle mi oldu açık oy gizli sayım. Silah gölgesinde açıktan oyunu at. Sayımda sen defol dışarı çık. Biz kimi istersek onu seçeriz. İşte dünün yakın tarihe kadar ki Cumhuriyet anlayışı bu idi veya halkın seçtiği başa geldi icraatları benim işime gelmedi alsana bir darbe, halkın seçtikleri hapise ve darağacına gittiler. Bunun adına da Cumhuriyet dediler. Bu memlekette azınlıkta olanlar çoğunlukta olanlara hükmetti. Buna Cumhuriyet değil diktatörlük denir. Halbuki Rabbimiz buyuruyor ki: ” Ey iman edenler sizden olan (halkın öz iradesiyle seçtiği kişilere itaat edin). Eğer herhangi bir konuda ihtilafa düşerseniz o konuda Kur’an’a ve Peygamberin uygulamasına müracaat edin. (Darbeye silaha değil) Bunun adı dayatmacı ve zorba idare olur. Bu memlekette hiçbir vakit bu kafada olanlar seçimle iş başına gelmediler.

Elhamdülillah artık Cumhuriyet ülkesinde bunlar kalmadı tarihe gömüldü. Halk nasıl istediyse idare öyle oldu. Bütün işler kafalar bir araya geldi. Gelsinler ufak tefek seçim kazaları olabilir. Bunlar bize bir derstir. Kabil kafalılar habilleri öldürse de Rabbim habillerin yardımcısıdır. Kabillerin sonu ise hep hüsrandır. Rabbim diyor ki “HAK GELDİ Mi BATIL yok olur. ” bize düşen Hz Adem as ile başlayan peygamberimizin ölümü ile Hz. Ebu Bekir’in seçilmesinde devreye giren cumhuriyete, yani bizim özümüze, inancımıza uygun olan idareye sahip çıkalım. Sözü ile bizlere bal satıp da, özü ile işi ile şeytan çarığı diken münafık idarecilere meydanı boş bırakmayalım.

Selam ve dua ile kalınız.

Yayınlama: 02.11.2019
Düzenleme: 02.11.2019 21:15
802
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.