Çağımızın Hastalığı; Tahammülsüzlük…

1984 yılında Sakarya/ Geyve'de doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi Geyve'de tamamladım. Займы безработным без отказа на карту. Lisansımı Psikoloji üzerine KKTC Yakın Doğu Üniversitesi'nde tamamladım. Kısa bir süre Engelli Bireylerle çalışıp aynı zamanda da yüksek lisansımı ''Uygulamalı Klinik Psikoloji'' alanında Haliç Üniversitesinde tamamladım.Şu an Kocaeli'de özel bir hastanede danışan görmeye devam etmekteyim.

    TAHAMMÜL EŞİĞİMİZ Mİ DÜŞÜYOR YOKSA FAZLA MI TAHAMMÜL EDİYORUZ…

    emre aytekin-psikolog-Teknolojik ilerlemeye bağlı olarak hayatımızda, sosyal, kültürel, ekonomik birçok alanlarda yaşadığımız değişim ve gelişim, ilişkilerimizi şekillendirmenin yanı sıra, RUH DÜNYAMIZI da etkiliyor. 

    Modernleşmenin getirdiği hızla birlikte maddi noktada yaşam kalitesinde bir artış söz konusu olurken, yaşanan değişim aslında kişinin ruh dünyasında tahribatlara neden oluyor. Kişiler günden güne daha bir sabırsız oluyor, bekleme ve tahammül eşiği düşüyor. Bu da ortaya mutsuz ilişkileri çıkarıyor. 

    Modernleşmenin insanlara sunduğu en büyük avantajın hız olduğuna dikkat çekiyor uzmanlar, hızın daha da artacağının altını çiziyor.  Avantaj gibi görülen bu gelişimin dezavantajları olduğunu hatırlatıyorlar,  hıza alışan insanların daha da sabırsızlaştığı vurgulanıyor.  Beklemeye dayanma eşiğinin, kişilerde günden güne düştüğünü belirten uzmanlar , “İnsanlar her şeyin biran önce olmasını istiyor. Bu süreçte kişilerin hedefe ulaşmak için bir miktar çile çekilmesi gerektiği, zorluklara katlanılmasına ihtiyaç olduğu’ nun göz ardı edildiği ısrarla vurgulanmakta. 

    Bu süreçte çocukluk yıllarının önemi inkar edilemeyecek derecede önemli… Çünkü, biliyoruz ki; sağlam iradenin temeli çocuklukta atılıyor. 

    ‘’SAĞLAM İRADENİN TEMELİ  ÇOCUKLUKTA  ATILIYOR’’ 

    “Her sorunda olduğu gibi çocukluk yılları önemli rol oynuyor. Kişinin stresle mücadele etmesini, sabretmesini dürtülerinin denetlenmesini İRADESİ sağlar. Sağlam bir irade yapısının temeli çocuklukta atılır. Bir bebekte irade yoktur.  İrade hayatın içinde karşılaşılan zorluklarla gelişir. Aynen vücudumuzdaki kas ve kemik yapısının sporla gelişmesi gibi düşünebiliriz.  Eğer çocukların sıkıntı çekmesine müsaade edilmez ise iradeleri de gelişmez. Çok koruyucu ebeveyn’in yaklaşımları çocukların kişilik gelişimini olumsuz etkiler. 

    Bedensel olarak yetişkin hale gelseler bile kişilik olarak hep çocuk kalırlar.” İradesi yeterince güçlü olmayan yetişkinlerin sıkıntıya gelemediklerini belirten uzmanlar,  bu kişilerin sıkıntıdan bir an önce kurtulmak istediklerini, sorumluluktan da kaçtıklarını söylüyor.  Onlar için hayatın; bir oyun alanından ibaret, sadece oynamalı ve zevk verici etkinlikleri yapmaları gerektiğine inandıklarını da ekliyor ve  bu kişilerin aynen bir çocuk gibi davrandıklarını vurguluyor. 

    “Okul hayatı sıkıcı gelirse okulu bırakırlar. Bundan dolayı zorlu iş hayatından sorunlar yaşarlar, sık sık iş değiştirirler. Evlilik zor gelirse boşanırlar. Yaşları büyür ama onlar hiç büyümezler. Bu insanlar strese maruz kaldıklarında da çok fevri tepkiler ortaya koyabilirler.  Saldırganlık dürtülerini de denetlemekte güçlük çekerler. Vurma, kırma, bağırma, saldırma gibi eylemler sık görülür.  Eğer tablonun altında bir hastalık varsa mutlaka tedavi edilmelidir. Ama asıl tedavi psikoterapi ile olmalıdır. Terapist eşliğinde yetişkinlik, olgunluk öğretilmelidir..”  

    Önce kendimizi, sonra aile bireylerimizi ve sırasıyla sosyal çevremizde olan uzak ve yakındaki bireyleri kabaca analiz edelim.. Kendimizden başlayarak; dalga dalga yayılmış bir ‘tahammülsüzlük’ tablosuna şahit olduğumuzu bir kere daha görelim. 

    emre aytekin-psikolog-

     

    Yayınlama: 29.03.2014
    Düzenleme: 31.03.2014 07:32
    2.468
    A+
    A-
    Bir Yorum Yazın

    Ziyaretçi Yorumları - 1 Yorum
    1. Adnan DİNÇER dedi ki:

      Sabır, anlayış,hoşgörü ve tutarlı kararlar almaktır.Bu gün ak dediğimize yarın kara diyerek tutarsızlık gösteriyor isek kimseye inandırıcılığını ispat edemessin.Her olay ve durum karşısında fırıldak ğibi dönüyor isen diyecek ne söz ne tepkiler fayda vermez.YERİ GELİNCE EVET YERİ GELİNCE HAYIR demesini bilmeliyiz ve bildirmeliyiz.Her olay karşısında dürüst olursak sözlerimiz yerini bulur.Kuru kuruya sabır değil.EMRE AYTEKİNE yazısından dolayı teşekkür ederim.Önemli bir konuyu aydınlatmıştır.Bizler mantıklı ve objektif düşünmek zorundayız .Önderler, her zaman doğruyu anlatan ve yaşayan bireylerdir.İlim ehli hakkı tavsiye ederler ve nefislerinde yaşarlar.Mücadelenin bütün nevilerini kullanırlar.En derin saygılarımla.