Balkan’daki Anadolu 4

200 YIL DAHA SABREDERİZ

Balkanlardaki gezimizin sonlarındayız. Makedonya’nın en unutulmuş, geri bırakılmış bölümlerinde, Pirlepe, Kanatlar Türk köyünde, kardeşlerimizin arasındayız.

 Otobüsümüzün önünde Türk Bayrağı ve Sakarya Büyükşehir Belediyesinin flaması var. Bizi köyün girişinde karşılıyorlar ve otobü        sle bir köy turu atıyoruz. Bu sıcak karşılamadan sonra daha önce Gostivar Lisesi ile Sakarya’yı ziyaret etmiş Şadiye ve Kâniye kardeşlerin evlerindeyiz. Anadolu’daki her Türk evi gibi. Geniş bir bahçe içinde tertemiz bir ev. Ekonomik açıdan epey sıkıntı olduğu belli. Genelde tütün ile geçiniyorlar. Hoş beşten sonra sofraya buyur ediliyoruz. Börekler yapılmış, eşini Balıkesir Manyas’ta bulabileceğiniz bizim “ Kelle Peyniri” dediğimiz peynirler tabaklara doğranmış. Ve ayranlar bardaklarda. Ev sahiplerimizden birisi “ Buyrun” diyor. “ Afiyet olsun. Ayran Susurluk ayranıdır.” Gözlerim doluveriyor o an. Susurluk’tan binlerce kilometre uzakta Susurluk ayranının bilinip tanınması gururlandırıyor beni. Susurluklu olduğumu söylüyorum. Ev sahiplerimizin de hoşuna gidiyor.

Oturuyoruz böreğin, ayran, peynir ve karpuzun başına. Yanımda köyün 25 yıllık öğretmeni ( profesörü) Sabahattin Bey var. Hiçbir şey söylemeden, teker teker yüzümüze bakıyor. İçinde ne fırtınalar koptuğunu tahmin etmek çok da zor değil. Çekilen her çile bu yüzde  bir iz bırakmış. Ne yediğimizin , ne kadar yediğimizin farkında değil kimse. Tabaklarımız hiç eksilmiyor. Ancak midelerimiz değil, gönüllerimiz doyuyor bu arada. Daha doğrusu. Doyurmaya, hasret gidermeye çalışıyoruz.

Ve hiçbirimizin istemediği ayrılık vakti geliyor. Herkesin gözleri dolu dolu. Tekrar tekrar sarılıyoruz bir birimizin boynuna.  En son öğretmen Sabahattin Bey sarılıyor boynuma. Bu , öyle bir sarılma ki, yüzyılların  sevgisi, hasreti dolmuş kollarına. Hiç bırakmak istemeyen bir sarılma. “ Sağ olun” diyor. “ Bizim buradaki tek gücümüz Türk Milleti. Geldiniz, yalnız olmadığımızı, sahipsiz olmadığımızı gördük. Biz burada 200 yıldır sabrediyoruz. Sizi gördükten, sahipsiz olmadığımızı anladıktan sonra 200 yıl daha sabrederiz. “

Bu sözler karşısında gözlerdeki bulutların yağmura dönmemesi mümkün mü. Otobüse o göz yaşlarıyla bindik ve ayrıldık. Konuşmamızı duymayanlara da anlattığımda otobüste gözleri dolmayan bir kişi bile kalmamıştı.

Can kardeşlerim, duam odur ki devlet ve millet olarak bu güveninize layık olur, sizi o uzak vatan parçalarında kaderinize terk etmeyiz.

 

İbrahim AÇILAN

 

Yayınlama: 16.06.2012
Düzenleme: 24.12.2012 12:11
635
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Yorumu Cevapla [ Yoruma cevap yazmaktan vazgeç ]

Ziyaretçi Yorumları - 1 Yorum
  1. ADNAN DİNÇER dedi ki:

    Teşekkürler İBRAHİM AÇILAN hocam.Kalemine,yüreğine ve candan duyguların için binlerce teşekkür bizlerden.O hasret dolu yazı dizini takip ediyorum.Bu yorumu ancak bugün zaman bulabildim.Kırıkkaleden selamlar ve saygılar iletiyorum.Allah her daim yar ve yardımcın olsun.GÜLEN yüzün her daim eksik olmasın.sizleri çok seviyorum güzel insan.EN DERİN SAYGILARIMLA.