Ayşe ve Bebeğinin Kocasu Destanı

Ayşe ve Bebeğinin Kocasu Destanı

AYŞE ve BEBEĞİNİN KOCASU DESTANI

Geçtiğimiz gün kaybolup daha sonsa Göynük suyunda cesedi bulunan Ayşe Güven’in hayat hikayesini dinledikçe gözlerinizden bir kez daha yaşların akdığını göreceksiniz.

Türk Kızılayı Taraklı Şube Başkanı Alaattin Yılmaz’ın yazdığı  “AYŞE ve BEBEĞİNİN KOCASU DESTANI”nı okuyup, kapatıp yine okuyacaksınız.

AYŞE ve BEBEĞİNİN KOCASU DESTANI

Ayşe Güven, 1966 yılında Taraklı’da doğmuştur. Kozcağızlı Hicabi ve Ayşe Güven çiftinin kızıdır.

Ayşe, on iki yaşından itibaren zaman zaman nükseden psikolojik rahatsızlıkları ile mücadele etmeye başlar. Sağlığına kavuşup ilk ve son evliliğini yaptığında yirmi beş yaşındadır. Nur topu gibi bir oğlu olur. Adını Ali koyarlar.

Her şey yolundadır önce… Fakat gün gelir Ayşe’nin psikolojik rahatsızlığı tekrar nüksetmeye başlar. O kadar ki bu rahatsızlık, Ayşe’nin sağlıklı bir annelik yapabilmesine bile izin vermez. Nitekim hem kendisinin hem de çevresinin unutamayacağı o acı olay, yaşadığı şiddetli bir depresyon halinde gerçekleşecektir.

Dinmeyen tüm fırtınalar beyninde, altı aylık biricik oğlu Ali bebek kucağında evden ayrılır bir bahar sabahı… Kim bilir, belki de kaçırdığı aklının peşine düşmüştür Ayşe. Ali bebek annesinin kucağında, olacaklardan habersiz, çok mutludur. Yolun sonunda, Taraklı’nın güney cephesinden akan Kocasu Çayı’nın kenarında almışlardır soluğu… Ayşe’nin aklı başında değildir hâlâ…

Ve üstü başı sırılsıklam eve döndüğünde bebeği kucağında yoktur artık Ayşe’nin. Zira kaçırdığı aklı başına hemen gelmiştir. Ama bu kez de Ali bebek kaçıp gitmiştir ellerinden. Kocasu, Ali bebeği alıp götürmüştür.

Ali bebeğin cesedi yoğun aramalardan bir gün sonra bulunarak Taraklı Mezarlığına defnedilir. Ayşe ise tutuklanıp cezaevine gönderilir. Fakat cezai ehliyeti olmadığı için daha sonra hastanede tedavi altına alınır. Olaydan bir yıl sonra eşinden resmi olarak boşanması gerçekleşir.

Ayşe, baba evine geri döner. Aynı sokakta ikamet eden amcaları ve evli kardeşleri, yeğenleri Ayşe’ye her zaman yardımcı ve destek olurlar. Komşuları da Ayşe’yi sevip kollamalarına rağmen onun bebeğine duyduğu özlem hiç bitmeyecektir. Evinin duvarına astığı Ali bebeğin fotoğrafı da dolduramaz içindeki boşluğu. Ayşe, çevresinde doğan her bebeğe altı aylık iken daha fazla ilgi gösterir, bağrına basar, fakat çocuklar büyüdükçe onlara olan ilgisini keserdi.

Ayşe, rahatsızlığına rağmen uzun süredir yatalak olan babasının ve iyice yaşlanan annesinin bakımını üstlenir. Babası üç ay önce vefat edince hastalığı yeniden nüksedecektir. Bolu Ruh Sağlığı Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinde otuz yedi gün yatarak tedavi görür ve taburcu edilir. Fakat Ayşe iyi değildir!.. Bir bahar sabahı, kaçırdığı aklının peşine düşecektir yine.

Tam yirmi beş yıl önceki gibi sabahın saat altısında evinden ayrılır ve kayıplara karışır. Bulunması için çalışma başlatan polis, belediyenin mobese kamerasında Ayşe’nin Taraklı Mezarlığı yönüne doğru gittiğini tespit eder. Taraklı Mezarlığı aynı zamanda Ali bebeği elinden alıp götüren Kocasu’ya sınırdır.

Daha önce de gizli gizli ziyaret ettiği bebeğinin mezarını yine ziyaret ettiği tahmin edilir. Aramalar Kocasu’da yoğunlaşır. Önce dibinden kesilmiş bir ağaç kökü üzerine bırakılmış terliği, sonra da ağaç dallarına takılmış cesedi bulunur Kocasu’da.

Evlat acısı ne ana, ne baba, ne de yâr acısına benziyordu. Acıların en beteriydi. Tam yirmi beş yıl, için için yanmıştı Ayşe. Ateşini Kocasu söndürebilirdi ancak. Kocasu’nun kendisinden aldığı bebeğini, yine Kocasu verebilirdi ona.

Ve her bahar, Kocasu’nun deli deli akan sularının sadece bahar yağmurlarından yükselmediğini yeni anlıyorduk biz. Ayşe’nin, Kocasu’dan akan gözyaşlarını, yeni fark ediyorduk.

Alaattin YILMAZ

AYŞE GÜVEN HABERİ İÇİN TIKLAYINIZ

 

Yayınlama: 16.04.2017
Düzenleme: 20.04.2017 12:31
1.157
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.