Adapazarı, 55 yıl önce tramvay ile buluşacaktı

İrfan Özdilek Nişancık kimdir? 20 Ocak 1963 yılında Adapazarı Serdivan'da doğan Nişancık, ilk ve ortaokulu Mithatpaşa Okulu'nda, liseyi Adapazarı Endüstri Meslek Lisesi'nde okudu.İrfan Özdilek Nişancık, İ.T.Ü. Sakarya Meslek Yüksek Okulu İnşaat Bölümü'nden mezun olduktan sonra, 1984 yılında Adapazarı Belediyesi'nde memuriyete başladı.23 Ocak 2013 tarihinde Sakarya İl Özel İdaresi'nden emekli olan Nişancık, 1985 yılından beri Sakarya Yerel Tarihi üzerine araştırmalar yapıyor.

    Adapazarı, 55 yıl önce tramvay ile buluşacaktı

    irfan nişancık yazıyorAdapazarı’nın Eczacı Bey”i 87’lik Mehmet TOPLAR, tarihin tozlu raflarında kalmış bir gerçeği,

    Bir unutulan olayı daha “sohbet arasında ağzından kaçırdı”.

    87’lik “Adapazarı’nın Eczacı Beyi” Mehmet TOPLAR ile sık-sık olmamakla birlikte ayda en az dört kez birlikte oluruz. Bu aralar benim şehir dışındaki görevlerim ve Eczacı Bey’in rahatsızlığının artması nedeni ile bu buluşmalarımız pek sık olamamakta. Ama bu birlikteliklerimiz de konu hep aynıdır; “Adapazarı” ve onun hiçbir Anadolu kentine nasip olmayan güzel geçmişi. Azınlıkları yani başta benim ilgi alanım Ermeni ve Rumlar olmak üzere Museviler ve Acemleri konuşuruz ağırlıklı olarak; Eczacı Bey ile. Azımsanmayacak derecede de Rumca ve Ermenice bilirdi; gerçi son dönemde unutmuşluğu da fazla idi hani-yani. Dönemin Uzunçarşı’sının esnaflarından tanıdıklarını anlatmaya ve bildiklerini paylaşmaya bayılır, açık sözlüdür de. Fırıncı Misak’ı, Lavtacı Asadur’u, Utçu Serkis’i, Eczacı Kalfası Hrant’ı, Manifaturacı Dikranuh’u, Doktor Dikran’ı, Acem Zengini İsmail Cihangir’i, hatta Bahçıvan Yorgi’yi anlatmakla bitiremezdi. Bahçıvan Yorgi’nin meyve ve sebze bahçelerini anlatırken Bahçıvan Sokağın geçmişinden bahsetmek hoşuna giderdi. Uzunçarşı’nın en hareketli dükkânı sahibi Tuhafiyeci Kaspar’ı, Orta Camii karşısındaki Tayıncı Ustası Karnik’i, Ozanlardan beş-altı tuğla ocağı sahibi Mihran’ı, komşularının kızı Rozali’yi, köyden gelenlerden tutun da şehirde Çarıkçı Vahran’ı ve İkizce Köyü’nden Debbağı Kevork’u ve onun oğlu Haçadur’u hiç unutmadığı söylerdi. Yerine göre onlarla ilgili bildiklerini güle-güle anlatırdı; not aldırırdı. Hatta Lavtacı Asadur ve Tayıncı Karnik’in Adapazarı’nı son terk edenlerden olduğunu üstüne basarak anlatırdı. Çarıkçı Vahran’ın 1945’de Müslüman olduğunu, Çinici Onnik adında birinin de Orhan Camii’nde yapılan bir ufak törenle Kelime-i Şahadet getirerek Müslüman olduğunu ve Yahyalar Mahallesi’nde babadan kalma evinde yaşamını devam ettirdiğini ama onun bugün kim olduğunu da tüm ısrarımıza rağmen söylemezdi. Bildiklerini özellikle mahrem olanları paylaşmamayı huy edinmişti. Bir buluşma gününde yine eczanesinde kahvelerimizi içiyoruz. Onun ifadesi ile “işinin içinde iş” olarak sorgu-sualdeyiz yine. Sözü “sünnet çocuğu gibi dolaştırıp” getirdim yine Ermenilere. Dedim ki; “Şu Eczacı kalfası Hrantı anlatsana azıcık” dedim. “Ne yapacaksın Hrantı, başka işin mi yok” dedi. “Meslektaşın, azıcık anlat ne olur ki” dedi. Sonra hiç olmadık bir anda başladı anlatmaya. “Hrant Adapazarı doğumlu. Bahçıvan Sokak sonunda bugünkü o sokağın sonundaki caminin berisinde tek katlı evde oturuyordu. (bahsettiği bugünkü Başak Camii)Babasının adı Kevork. Babası baharatçı. Annesi de ev hanımı adını bilmem; bilmem değil de hatırlamam yani.  İstanbul’dayım, tramvayın son sefer günü. Tarihini sorma hatırlamam mümkün değil. Sen ne anasının gözüsün bulursun onu yazarsın oraya uygun bir şekilde. (Not: Günü yaptığım bir ufak kontrol sonrasında 12 Ağustos 1962 olarak gününü de Pazar olarak buldum).Ben 33 yaşındayım, İstanbul’da eczacılık ile ilgili bir toplantıya katılmıştır, İstiklalde. Sanırım Bayer’in davetlisiydik Anadolu’dan yaklaşık otuz kadar eczacı. Adapazarı’ndan ilk gençlik arkadaşım Eczacı Kalfası Hrant ile birlikte Galata Köprüsü üstünde turalamadayım. Duyduk ki tramvay son seferinde köprüden geçip gidecek. Bekliyoruz, pusuda. Geldi gelecek. Önde 128 numaralı tramvay ardında yüz metre kadar gerisinde üç-beş tramvay daha geliyorlar; Karaköy’ünden Eminönü yönüne doğru. Tarihi günde tarihi bir ana şahit oluyorduk, Hrant ile. Tramvaylar 1913’de yine böyle bir günde başlamışlardı ilk seferlerine; İstanbul sokaklarında. Geldiler geçtiler önümüzden alkışlar arasında Avrupa Yakası’na veda ettiler bindirildiler, Sirkeci İskelesi’nden Arabalı Vapuruna yol edildiler Anadolu Yakasına, Kadıköy’üne doğru. Sanırım 1966 yılına kadar da orada çalıştılar (O günün de 14 Kasım 1966 olduğunu öğrendim) O günden sonra bir daha da çalışmadılar İstanbul’da. Tamamen terk ettiler” dedi. Ardından da bir önemli tarihi olayın da bilgisini verdi. Evet, açtığımız muhabbet bir Adapazarı Tarihi tozlu bilgisini daha gün ışığına çıkartıyordu. Onun deyişi ile “ağzından kaçırıyordu”.        Bakın ne dedi, o gün orada. “İşte o tramvaylar 50 yıl önce (olayı yaşadığımızda yaklaşık 50 yıl öncesini anlatıyordu, Eczacı Bey) Adapazarı ile tanıştırılmak istendi. 1963 yılının sanırım Haziran ayı olsa gerek. İstanbul Elektrik İdaresi “İETT” İstanbul’da seferden kaldırılan tramvayları satmak için Anadolu’da bulunan belediyelere teklifler göndermişti. Bu çağrıya ilk veren üç belediye vardı. Biri Mersin Belediyesi, diğeri Tarsus Belediyesi sonuncusu da Adapazarı Belediyesi idi. İsteyen belediyelere de ray ve teknik hizmet yardımında bulunulacağı da bildirilmişti ancak daha sonra bu işten vazgeçilmişti. Ama Adapazarı tramvay ile bundan yaklaşık yarım asır önce tanışacaktı senin anlayacağın, ancak olmadı” dedi ve sözünü bitirdi.

    Kocaeli” İli Adının Hikâyesi’nde 5 Adalı

    Tam 94 yıl geçmiş; “İzmid Mutasarrıflığı”nın adının “Kocaeli”ne çevrilmesinin üzerinden. 11 Şubat 1922 günü İl Özel İdaresi Toplantı Salonu’nda Mutasarrıf Halil Vehbi Bey başkanlığında yapılan toplantıda Akçakoca Bey’in adına izafeten “il” olması kararı alınır.

    Haberin fotoğrafına iyi bakın.

    Tam 94 yıl öncesinin görüntüsüdür; aslında.

    Oturanlar soldan sağa “Sapanca Üyesi Müderris Mehmet Hilmi Efendi”dir. Onun yanındaki “Adapazarlı Şakir Kazım Bey”; yanında “Adapazarlı Kerim Bey” ve onun hemen yanı başındaki İzmitli Osman Nuri, sonrasında oturanda Kocaeli’nin ilk valisi Vehbi Bey’dir.Onun sağında oturan İzmitli Hüseyin Bedrettin Bey, diğeri sarıklı olanı yani “Geyveli Hoca Bekir Efendi”; onun sağında oturanda Kandıralı Edip Paşazade Ruhi Bey; hemen peşindeki “Geyveli Hafız Fuat Efendi” ve Karamürselli Hafız Sebahattin Efendi’dir. Ayaktakilerden ortadaki İzmid Belediye Başkanı Abidin Bey’dir. Fotoğrafta oturan on kişi 1922 yılı sonbaharında tarihi bir kararı alır. “İzmit’in Vilayet Olması” ve yeni oluşturulan ve kurulan ilin adının da bu yöreyi fetheden Orhan Gazi’nin Komutanı “Akçakoca Bey”in adına izafeten “Kocaeli” olmasının kararıdır; o gün alınan.

    1922 sonbaharı. O günkü adı ile “İl Yönetim Kurulu” bugünkü adı ile “İl Daimi Encümeni” toplantı halinde. Yer; o zamanlar vilayet binası olarak kullanılan “Hünkâr Kasrı”. Tam ortada oturan ve daha sonra “Demirel” soyadını alacak olan devri-i zamanın Mutasarrıfı Halil Vehbi Bey; birazdan oturumu açacak ve bir öneri de bulunacaktır.Bizans İmparatorluğu’nun “Optimation Thema”sı merkezi “Nikomedia”dan Osmanlı Fethi sonrası “İznikomid” adını taşıyan yöre; “Kocaeli Sancağı”dır. Sancak; 1391–1533 yılları arasında Anadolu Eyaleti’ne, 1533–1844 yılları arasında Kapudan Paşa Eyaleti’ne; 1844–1845 yıllarında Bolu Eyaleti’ne, 1846 yılında da Kastamonu Eyaleti’ne bağlanır. 1856 yılında Kastamonu Eyaleti’nden ayrılarak 1867 yılına kadar Hüdavendigâr Eyaleti’ne bağlanan yöre; 1867 yılında “İzmid Müşirliği” olur, yirmi yıl sonra da 1887’de “İzmit Sancağı Mutasarrıflığı” haline gelir. 1888 yılında da İstanbul Hükümeti’ne bağlandıktan sonra adı artık “İzmid Bağımsız Mutasarrıflığı”dır.

    İzmid, adından Osmanlıcada birbirine benzer ses veren “d” ve “t” harflerinin değiştirilerek adının “İzmit” haline getirildiğinde 1906 yılını yaşamaktadır. Toplantının birinci oturumu açıldığında zaman kaybedilmez ve “İzmit Mutasarrıflığı”nın “il” olması kararı oybirliği ile alınır ve durum 11 Şubat 1922 günü acil bir telgraf ile Ankara’ya bildirilir. 28 Ocak 1923 günü İçişleri Bakanlığı tarafından “Kocaeli” adı onaylanır. Mutasarrıf Halil Vehbi Bey artık “Vali”dir ve kendisi Kocaeli’nin ilk valisidir.

    Kocaeli” adının verilişinin hikâyesi budur ve bu hikâyenin içinde beş Adalı’nın imzası vardır. “Adapazarlı Şakir Kazım Bey”; “Adapazarlı Kerim Bey” “Geyveli Hoca Bekir Efendi”; “Geyveli Hafız Fuat Efendi” “Sapanca Üyesi Müderris Mehmet Hilmi Efendi” ve diğerlerini 94 yıl sonra saygıyla anarız.

    Yayınlama: 07.01.2016
    Düzenleme: 18.01.2016 22:00
    832
    A+
    A-
    Bir Yorum Yazın

    Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

    Henüz yorum yapılmamış.